Daha önce görülmeyen 1920'deki istihbarat raporları!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 100. yılında, arşivlerde kalan özel bilgiler ortaya çıktı. İngiliz istihbarat raporlarını derleyen Prof. Dr. Sonyel, İngiltere’de yaptığı araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 100. yılında, arşivlerde kalan
özel bilgiler ortaya çıktı. Tarihçi Prof. Dr. Salahi Sonyel, 23
Nisan 1920 öncesinde ve Meclis'in açılışının ardından İngiliz
istihbaratı raporunda yer alan bilgileri derledi. İşte daha önce
görülmeyen o raporlar...
Atatürk önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesi veren kahramanların
Meclis’teki her adımının takip edildiği, İngiliz istihbarat
raporlarını derleyen Prof. Dr. Sonyel, İngiltere’de yaptığı
araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri veriyor: Kurtuluş
Savaşı günlerinde ağlarını bir örümcek gibi Türkiye’nin her yanına
yayan İngiliz istihbarat servisi, özellikle Ankara’da Mustafa Kemal
ve çevresindeki yakınlarına dek sokuluyor. Bakanlar Kurulu,
Genelkurmay Başkanlığı ve Büyük Millet Meclisi (BMM) gizli
oturumlarında alınan en önemli, en gizli kararlarını ele geçirerek
günü gününe İngiliz yönetimine duyuruyordu.
Bunları yaparken her türlü ajanlardan, Mustafa Kemal ve Milli
Mücadele muhaliflerinden, padişah ve İngiliz yandaşlarından, çıkar
düşkünlerinden, şarlatan politikacı ve yetkililerden, basın
mensuplarından yararlanılıyordu.
İngiliz istihbaratı, bu bilgileri iki sınıfa ayırıyordu: A sınıfı
oldukça gizli ve mevsuk (belgeye dayanan, güvenilir) bilgileri
kapsıyordu. Bu denli bilgiler, önceden denenmiş, yararlı oldukları
saptanmış, gerçekten güvenilir ve yetenekli istihbarat ajanlarınca
sağlanıyordu. A2 sınıfındaki bilgiler ise, henüz doğrulanmamış,
kimi güvenilmeyen, deneysiz, yeteneksiz ve kuşkulu kaynaklarca
sağlanan olasılıklı bilgilerdi.”
İngiliz istihbarat raporlarında, Meclis’in açılacağı bilgisinin
mart sonunda elde edildiği ortaya çıkarken, İstanbul’daki İngiliz
Yüksek Komiseri Amiral Sir John de Robeck’in, 29 Mart 1920’de
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a şu notu gönderiyordu:
“Her sancaktan beş üye seçilmek üzere, 3 Nisan dolaylarında
Ankara’da toplanacak olan Ulusal Konsey’e (Meclis) katılacak.
Üyelerden seçilmeleri için çağrılarda bulunulmuştur. Seçimler,
Ulusal Hakları Koruma Dernekleri’nin (Müdafaa-i Milliye
Cemiyetleri) önderliği altında yapılacaktır.”
Büyük Millet Meclisi’nde İngilizler adına çalışan ajandan alınan ve
İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Sir John Robeck tarafından 22 Mayıs
1920’de Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderilen raporda, aslında
23 Nisan 1920’den itibaren Cumhuriyet yönetimine geçildiği şöyle
aktarılıyor:
“Büyük Millet Meclisi 174 üyeden oluşuyor. Benim hazır bulunduğum
oturumda başkanlık seçimiyle ilgileniliyordu. İlkin Mustafa Kemal
söz alarak ulusal örgütün 12 aydan beri yaptığı çalışmaları
anlattı. BMM ondan sonra Mustafa Kemal’i birinci Başkan, Celalettin
Arif’i ikinci başkan, Abdülhalim Çelebi’yi birinci Asbaşkan,
Kırşehirli Hacı Veli Çelebi Cemalettin Efendi’yi ikinci Asbaşkan
seçti. Sonra BMM, üyeleri arasından bir yöne tim konseyi (hey’et-i
vükela) seçti.
Yönetimin geçici olduğu açıklanıyor... BMM’ni Ankara’da kurma
kararı, Heyet-i Temsiliye’nin 28 Mart 1920’de Karasu’da yapmış
olduğu toplantıda alınmıştı. BMM ve Bakanlar Kurulu Başkanı Mustafa
Kemal, Şeyhülislâm ve Evkaf Bakanı Müftü Fehmi Efendi, Ulusal
Savunma, Savaş ve Donanma Bakanı Fevzi Paşa, İçişleri Bakanı Cami
Bey, Dışişleri Bakanı Bekir Sami, Adalet Bakanı Celalettin Arif,
Maliye Bakanı Hakkı Behiç, Eğitim Bakanı Dr. Rıza Nur, Ekonomi ve
Tarım Bakanı Yusuf Kemal, Sağlık Bakanı Dr. Adnan ve Genelkurmay
Başkanı Albay İsmet’tir. Orada kurulan geçici yönetim gerçekte
cumhuriyet biçimindedir, ama halkın padişaha olan duyguları göz
önüne alınarak, açıkça söylenmiyor.”
Tarihçi Ümit Doğan, Atatürk’ün Meclis’in açılması sırasında neler
yapılacağını bildirdiği 21 Nisan 1920 tarihli arşiv belgesini
Milliyet ile paylaşırken, “Atatürk ve arkadaşları, ‘Vatanın
istiklâli, hilâfet ve saltanatın kurtarılması gibi en mühim ve
hayatî görevleri ifâ edecek olan Büyük Millet Meclisi’ ifadesini
strateji gereği kullanmıştır.
İstanbul Hükümeti, Kuva-yi Milliye’yi padişaha karşı gösterip
halkın Milli Mücadele’ye katılmasını önlemek istiyorlardı. Büyük
Millet Meclis’i, fetvaların Yunan uçaklarından atıldığı dönemde
açıldı. Bu dönemde Atatürk, halkın milli mücadeleye katılması için
İstanbul hükümetinin padişahın haklarını koruyamadığını, padişahın
esas temsilcisinin Ankara’daki Büyük Millet Meclisi olduğunu
vurguladı” dedi.