Süleyman Özışık'tan çarpıcı Hulusi Akar Erdoğan detayı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'nin Kızılcahamam Kampında dili sürçüp "Refah Partisi" deyince Hulusi Akar düzeltmişti. Süleyman Özışık olayın perde arkasında olanları yazdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kızılcahamam Kampındaki sözlerine
dikkat çeken Sülyeman Özışık, bazı konularda "Erdoğan'ı
uyarabilmenin" önemine vurgu yaptı.
Kampta Erdoğan'ın dilinin sürçmesi üzerine Hulusi Akar'ın
düzeltme yapmasını hatırlatan Özışık, Türkiye gazetesindeki
yazısında olayın perde arkasına nasıl yandığını
paylaştı.
İŞTE SÜLEYMAN ÖZIŞIK'IN O YAZISI
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kızılcahamam Kampı'nda yaptığı konuşma
bana göre çok kıymetliydi. Bir cerrah hassasiyetiyle, AK Parti'nin
içine yerleşen habis urdan nasıl kurtulacağını tane tane anlattı
arkadaşlarına...
Pratikte anlatmak kolay elbette. Ama o habis urun alınabilmesi için
ayrıca bünyeye zarar vermeden cerrahi operasyon yapmak
gerekiyor.
Erdoğan'ın bu operasyonu başarıyla yapacağından kimsenin kuşkusu
yok. Asıl kuşku, cerrahi operasyona giren yardımcı ekiplerin
yapacaklarıyla ilgili...
Daha önce de söyledim.
Erdoğan parti içinde değişimi kusursuz şekilde yapan bir lider.
Partinin yükünü omuzlamak yerine, partiye yük olan isimleri
gönderme konusunda çok mahir...
Ancak gidenlerin yerine gelenler...
İşte asıl sıkıntı burada yaşanıyor. Gelenlerden bir kısmı gidenlere
5 vakit rahmet okutuyor.
Gelenlerin nasıl geldiğini, kimler tarafından getirildiğini de az
çok biliyoruz hani. Bilmeyenler için söyleyeyim. İl ve ilçelerde
milletvekillerinin ve belediye başkanlarının görüşü çok
önemseniyor. Onların, "Biz bununla rahat çalışırız" diye
işaret ettiği kişi il veya ilçe başkanı oluyor.
Ama işte, "Biz bununla rahat çalışırız" sözünden kastın
ne olduğu çok önemli. Yani salağa yatmaya gerek yok. Her ilde ve
ilçede gerek milletvekilleri gerekse belediye başkanları,
yönetebilecekleri ya da birlikte iş yapabilecekleri adamları tercih
ederken milletin tercihini göz ardı ediyor.
Hâl böyle olunca, gelen kişi de arkasını millete, yüzünü ise
kendini o makama getiren kişilere dönüyor.
Sonrasını anlatmaya gerek yok herhâlde...
Halk bu tür kişiler yüzünden partiye isyan etmeye başlıyor ya da
küserek arkasını dönüp gidiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı şayet bahsini ettiği "Ömerler"i bulmak
istiyorsa, milletvekilleri ve belediye başkanları dışında kanaat
önderlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve pek tabii ki milletin
görüşünü almak zorunda.
Yoksa bu iş hep böyle kısır döngü hâlinde devam edip gidecek.
Tabii bu noktada birilerinin Erdoğan'a doğruları söylemesi ve
yapılan hataları göstermesi de gerekiyor. Aslında AK Parti en büyük
sıkıntısını tam da bu noktada yaşıyor.
Birilerinin korkunç hatalar yaptığı, ama kimsenin anlamsız bir
şekilde tepki vermediği ve bu nedenle herkesin gözlerini olan
olaylardan kaçırdığı inanılmaz bir sessizlik ortamı var AK
Parti'de...
Bu durum 25 milyon seçmeni olan bir partide yaşanıyor ve hemen
herkes, "Aman başıma bir şey gelmesin. Ben bunu Reis'e
anlatamam" diye geri çekiliyor.
Bakın Erdoğan'ın önceki gün yaptığı konuşma sırasında bir olay
yaşandı. Cumhurbaşkanı konuşması sırasında "AK
Parti" demek yerine "Refah
Partisi" dedi. Hulûsi Akar bu dil sürçmesini
anında Erdoğan'a hatırlattı.
Erdoğan gülerek hatasını düzeltince salondaki herkes gülmeye
başladı.
İzlerken insanı mutlu eden ve gülümseten bu meselenin perde
arkasında ne yaşandı biliyor musunuz?
Anlatayım.
AK Parti'nin içindeki samimi bir kesim, "İşte
Erdoğan'ın vefası böyle bir şey. Yıllardır AK Parti'nin başında ama
Refah Partisi'ni hiç unutmadı. Helal olsun" yorumları
yaptı.
Peki yine AK Parti'nin içinde olan diğer kesim ne yaptı dersiniz?
Hulûsi Akar'a yüklendiler iyi mi? "Sana mı kaldı
Reis'i düzeltmek. Ne o Refah Partisi isminden rahatsız mı oldun
Paşa?" diye saldırdılar.
Genele vurduğunuzda, aslında karşımıza çok acı bir tablo
çıkıyor.
Kendini bu partinin sahibi gibi görenler, Erdoğan'ı yaptığı bir
gaftan dolayı dahi uyarma gereği duymuyor. Erdoğan'ın dil sürçmesi
sonucu, "Refah Partisi" dediğini bile bile uyarma gereği
duymuyor ve hatta yapılan yanlışı alkışlıyor.
Partiye yeni katılan Hulûsi Akar gibi isimler ise "Aman burada
bir yanlış yapılmasın" diyerek anında müdahale ediyor ve o
müdahalenin sonu mutlu bir şekilde bitiyor.
Anlayana çok büyük bir ders aslında...
Ve bizim de yapmamız gereken şey bu aslında. Erdoğan bir yanda
dünya ile, diğer yanda terör örgütleri ile, beri yanda ülke
sorunları ile boğuşurken pek çok şeyi gözden kaçırıyor ister
istemez.
Bu kadar koşturmaca içinde bazı şeyleri görmemesi, duymaması ve
hatta bazı hatalar yapması çok doğal...
Bize düşen bu noktada Hulûsi Akar'ın yaptığını yapmak.
Yıkmadan, kötülemeden, doğru ne ise onu söylemek. Yapılan hatalarda
veya kerhen oluşan yanlışlarda Cumhurbaşkanı'nı uyarmak.
Bunu yapabilirsek, işin sonu önceki gün olduğu gibi mutlu
bitecek.
Ama yapabilirsek tabii...