TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan Yassıada kararları teklifi
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Yassıada kararlarının yok sayılması için hazırladığı yasa teklifini Meclis Başkanlığı'na sundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un imzasını taşıyan 2 maddelik yasa teklifi ile 27 Mayıs 1960 tarihinde icra edilen darbenin sonunda kurulan Yüksek Adalet Divanı tarafından gerçekleştirilen ve 'Yassıada yargılamaları' olarak bilinen kararlar yok sayılacak.
Teklif ile millete ait yargı yetkisini gasp eden ve evrensel hukuk kurallarını çiğneyerek temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldıran kararlar veren Yüksek Adalet Divanı’nın kullandığı yetkilerin hukukî dayanağını oluşturan ve hâlen yürürlükte bulunan kanun hükümlerinin geçmişe dönük olarak yürürlükten kaldırılması amaçlanıyor. Teklif ile ayrıca yeni bir dava yolu öngörülerek, Yüksek Adalet Divanı’nın kuruluşuna ve yetkilerine ilişkin kanun hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte hükümsüz hâle gelen kararlardan kaynaklanan zararların tazminine imkân sağlanıyor.
Şentop, teklifin gerekçesinde şu ifadelere yer
verdi:
"27 Mayıs 1960 tarihi, hukukun araçsallaştırıldığı, millî iradenin
tepesinde bir kılıç gibi sallandığı bir dönemin miladıdır. Yassıada
yargılamaları ve akabinde gerçekleşen idamlar, neden oldukları
bireysel mağduriyetlerin yanı sıra toplumsal ve siyasi hafızamızda
tamiri çok zor yaralar açmıştır. Söz konusu yargılamaların sebep
olduğu mağduriyetlerin ve açtığı toplumsal yaraların mümkün olduğu
ölçüde giderilmesi, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti’nde yasama organına düşen başlıca ödevlerden biri
olarak telakki edilmelidir. Bu kapsamda Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından kabul edilen 22/05/1987 tarihli ve 3374 sayılı
eski Başbakanlardan Adnan Menderes ve eski Bakanlardan Fatin Rüştü
Zorlu ile Hasan Polatkan’ın İmralı’da Bulunan Mezarlarının Nakli ve
İsimlerinin Bazı Tesislere Verilmesi Hakkında Kanun ile ve bu
kanunda değişiklik yapan 11/04/1990 tarihli ve 3623 sayılı
Kanun’la, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin katlettiği devlet
adamlarının itibarlarının hukuken iadesi noktasında önemli adımlar
atılmıştır. Bununla birlikte milletten aldığı bir yetki
bulunmaksızın yargı erkini kullanan Yüksek Adalet Divanı’nın
verdiği, doğal hâkim ilkesi başta olmak üzere evrensel hukuk
prensiplerine ve o tarihte yürürlükte bulunan Anayasa hükümlerine
açıkça aykırılık teşkil eden kararlar ne yazık ki hâlen hukuk
sistemimizde varlıklarını ve bazı etkilerini sürdürmektedirler.
Şeklen yargı kararı niteliği taşımakla birlikte esasen millet
iradesini kaba kuvvetle gasp eden gücün siyasi arzularının maskesi
niteliğinde olan bu kararların hukuk âlemimizden silinmesi, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin temelini oluşturan millî egemenlik,
demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin gereği
olarak tezahür etmekte ve ülkemiz hukuk tarihinin karanlık bir
lekeden arındırılması adına zorunluluk arz etmektedir."