Nagehan Alçı'dan olay Ahmet Altan yazısı! Nasıl bir ruh hali?

Habertürk yazarı Nagehan Alçı gündemine yine Ahmet Altan'ın tutukluluğunu aldı. Yazısında Ahmet Altan ve Mümtazer Türköne için tahliye isteyen Nagehan Alçı, bugün Ahmet Altan'ın içeride kalmasını isteyenlerin geçmişte onu en çok alkışlayanalar olduğunu belirtti.

HaberTürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, bugün köşesinden Ahmet Altan ve Mümtazer Türköne'nin tutukluluklarını gündeme getirdi.

Türkiye'nin gündeminde korona varken Nagehan Alçı, Ahmet Altan'ın tutukluluğunu gündeme getirdi. "Tutsaklık girdabı bir gün sona erer mi?" başlığıyla yayınlanan yazısında "Bu nasıl bir oportünizm, nasıl bir ruh hali? Anlayamıyorum." düşüncesini dile getirdi.

Nagehan Alçı, "Elimde somut isim isim yazı yazı twit twit görüntülerle kanıtlarım var ama bugün başka polemiklere girmek istemiyorum. Sadece beni çok rahatsız eden bu çirkinliği vurgulamak istedim" diye yazdı.

BİZİM BÜYÜK ÇARESİZLİĞİMİZ

"Ahmet Altan meselesi o kadar trajik ki…" diyen HaberTürk yazarı Nagehan Alçı'nın yazısının ilgili kısmı şöyle: Bizim büyük çaresizliğimiz başlıklı yazıda ise bu bağlamda verdiğim örneklerden biri de Ahmet Altan’dı. '70 yaşına basan ve korona salgınında hapishanede adeta ölüme terk edilen Ahmet Altan söz konusu olunca da AK Parti yargısı dedikleri sistemi alkışlıyor kimi muhalifler. Altan'ın içeride çürümesini istiyorlar'  dedim o yazıda. Ahmet Altan meselesi o kadar trajik ki… Bugün Altan’ın hapiste kalmasını en çok isteyen çevreler 2013-15 döneminde onun tavırlarını sosyal medyadan en çok alkışlayan kesimdi.

Nazlı Ilıcak meselesi ile bire bir aynı durum.

Bu nasıl bir oportünizm, nasıl bir ruh hali? Anlayamıyorum. "Düşünce suçu kapsamına giren fiiller"

Alçı, Sabah gazetesi başyazarı Mehmet Barlas'ın yazısına katıldığını belirterek, şöyle devam etti: Barlas’ın bu çağrısını yürekten alkışlıyor ve aynen katılıyorum.

Sabah Başyazarı bu yazıdan bir gün önce de şu satırları kaleme aldı: 'Hepimizin beklentisi olağanüstü durumların geride kalmasıdır. Bu beklenti sade koronavirüs salgınının geride kalmasını içermiyor. 2016’daki FETÖ’cü darbe girişimi ertesindeki olağanüstü koşulların da geride kalmasını bekliyoruz. Dolayısıyla ‘Düşünce suçu’ kavramı kapsamına giren fiillerden ötürü yapılan tutuklamaların da artık geride kalmasını bekliyoruz.' Yaşadıklarımız devletin ve seçilmiş siyasetin ne kadar güçlü olduklarını göstermiştir. Ayrıca Türkiye’nin gelişmişliğinin ve gücünün farkına bütün dünya tanık olmuştur. Yani bu yeni dönemde özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasinin ülkesi olduğumuzu da bütün dünyaya göstermeliyiz artık.' 

Sağduyu sahibi olup Barlas’ın bu satırlarına iştirak etmeyecek tek bir kişi tanımıyorum… Çok doğru ve bilgece sözler bunlar. Bu tavrı bence gerçek vatanseverliktir. Sevindirici başka bir gelişme ise Sabah Başyazarı’nın bu yazısını çok farklı muhalif görüşteki yayın organlarının ortak bir dille alıntılamış olmaları.

İÇERİDE ADETA UNUTULAN MÜMTAZER TÜRKÖNE

Keşke artık Barlas’ın da yazdığı gibi şu tutsaklık kısır döngüsü bitse, “Bugün bana, yarın sana” anlayışı sona erebilse…

Ahmet Altan gibi içeride unutulmuş, 65 yaşında ve büyük sağlık sorunları olan Mümtazer Türköne de özgürlüğüne kavuşsa keşke…

TÜRKÖNE’NİN EN YAKIN ARKADAŞI…

Hayat öyle bir trajedi sahnesi ki…

80 öncesi ülkücü hareketin ateşli gençlerinden olan Mümtazer Türköne’nin Ankara’da üniversitede okurken ev arkadaşı ve hayattaki en yakın dostu Naci Bostancı…

Öyle ki o dönemi anlatan ülkücü-MHP’li hatıra kitaplarında iki üniversite talebesi Türköne-Bostancı ikilisi hep birlikte zikredilirler…

Kitap okumayı çok seven ve MHP yayın organı Hergün gazetesinin başyazarı Taha Akyol’un entelektüel tarzını rol-model alan iki ülkücü genç…

Sonra yine Taha Akyol’un teşvikiyle ikisi de sosyal bilimci ve profesör oluyorlar…

Bugün Profesör Naci Bostancı AK Parti Grup Başkanı.

Yani iktidar partisinin en üst düzey yöneticilerinden biri.

Bostancı’nın en yakın dostu Profesör Mümtazer Türköne ise yıllardır hapishanede.

Naci Bey 45 senelik arkadaşı Mümtazer Türköne’nin tutukluluğuna dair bugüne kadar herhangi bir tepki gösterdi mi, bilmiyorum.

Hiç kılını kıpırdatmamış olacağına inanmak istemiyorum. Arkadaşının durumuna çok üzüldüğüne eminim.