Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na Şehitler Tepesi cevabı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İl Danışma Meclisi toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na Şehitler Tepesi açıklamaları üzerine Atatürk'ün bir sözü ile cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin danışma meclisinde önemli açıklamalar bulundu. 

Cumhurbaşkanı öncesinde ise salon dışında bekleyen vatandaşlara seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Şehitler tepesi'' açıklamasına tepki gösterdi.

KILIÇDAROĞLU'NUN 'ŞEHiTLER TEPESİ' AÇIKLAMASINA TEPKİ

Erdoğan, özetle şu ifadeleri kullandı:

''Şehitler tepesi boş değildir boş kalmayacak. Bay Kemal'in şehadet şehitlik diye bir derdi olmayabilir fakat Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin genel başkanıyım havasında gezinen bu Bay Kemal'e sadece bir şey hatırlatacağım o da Çanakkale'deki tüm askerimize Gazi Mustafa Kemal'in hitabıdır. Nedir? 'Ben size ölmeyi emrediyorum' demiştir.

Bay Kemal tarihinden, şehadetten uzak, şehadet nedir bilmeyen bunun cahili olan bir kişi. İnanıyorum ki bu CHP'ye gönül veren kardeşlerim vatandaşlarım da böyle bir şahsın arkasından gitmeyecek onu da hesaba çekeceklerdir.''

ŞEHİTLERİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMADIK

İdlib’te bugüne kadar verdiğimiz şehitlerimizin Rabbim şehadetlerini mübarek, şehitlik mertebelerini ali eylesin diyorum. Şehit yakınlarımızın ve milletimin başı sağ olsun. Hamdolsun, bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, mücadelesini akamete uğratmadık.


NİYETİMİZİ YANLIŞ ANLADILAR

İdlib’teki operasyonlarımızı, meselenin sağduyu ve sulh yoluyla çözülmesini arzu ettiğimiz için sınırlı şekilde sürdürüyorduk. Bu amaçla diplomasi kanallarını son ana kadar etkin bir şekilde işletmek için çalıştık, çabaladık. Meselenin ülkemiz açısından taşıdığı önemi, bu uğurda neleri göze aldığımızı muhataplarımıza her seviyede tekrar tekrar ifade ettik. Ancak bizim bu hüsnü niyetimizin yanlış anlaşıldığını gördük.

AMACIMIZ DAHA ÖNCEKİ HAREKATLAR GİBİ
Bunun üzerine operasyonlarımızı, 34 askerimizi şehit verdiğimiz 27 Şubat tarihi itibariyle rejimin tüm unsurlarını hedef alacak şekilde kapsamlı hale getirdik. Bu operasyona da "Bahar Kalkanı Harekatı" adını verdik. Daha önce Fırat Kalkanı Harekatıyla, Zeytin Dalı Harekatıyla, Barış Pınarı Harekatıyla neyi amaçlıyorsak, bu harekatla da aynı gayeyi güdüyoruz.

REJİME EN AĞIR KAYIPLARINI VERDİRDİK

Sınırlarımızın terör örgütleri ve gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına, milyonlarca sığınmacının yükünün kalıcı bir şekilde üzerimize yıkılmasına izin vermemekte bundan böyle kararlıyız. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan, rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirerek "bismillah" dedik. Şu an itibarıyla 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44, ÇNRA, 5 hava savunma rampası, 12 tanksavar, 4 havan, 2 İHA, 8 helikopter, 49 çeşitli araç, 7 mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, 9 mühimmat depo binası, 2 uçak, 2 füze rampası ve 2557 rejime ait asker etkisiz hale getirildi.

BU DAHA BAŞLANGIÇ

Bizim kan dökülmemesi, can yanmaması, acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetimizi zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere, gerçek gücümüzü göstermeye daha yeni başlıyoruz. Şu ana kadar rejimin verdiği insan ve araç-gereç kayıpları, sadece bir başlangıçtır. 
Ülkemizi, etrafta çokça var olan "adı var kendi yok" devletçiklerden biri sananlar olduğu anlaşılıyor. Biz bu gafillere, Türkiye’nin gerektiğinde "baş veren ama baş eğmeyen" büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz.

BOYNUMUZUN BORCU

İşlerin bu noktaya gelmiş olmasından dolayı gerçekten üzüntülüyüz. Bunun müsebbibi, arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır. Her biri canımızdan birer parça olan askerlerimizin hayatına kast edenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur.

OMUZLARININ ÜZERİNDE BAŞLAR KALMAYACAK

Yaşananlardan ibret almayanların bizi hala gözlem noktalarımıza saldırmakla tehdit etmeleri, akıllarının başlarına gelmediğine işaret ediyor. Şayet bir an önce Türkiye’nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak.