Ali Koç ve Ekrem İmamoğlu arasındaki 8 ilginç benzerlik…

Hem Ali Koç hem Ekrem İmamoğlu... İkisi de kendilerinden öncekilere rahmet okutturuyor. İkisi de kendilerine bağlanan umutları hemen olmasa da kademeli olarak suya düşürüyor…

Muhammet Affan Polat muhammetaffan@nethaber.com

1- İkisi de uzun dönem alışılagelmiş gidişatı değiştirerek göreve geldiler…

Ali Koç, Fenerbahçe’nin 20 yıllık Aziz Yıldırım dönemine nokta koyarak yeni bir sayfa açtı.

Ekrem İmamoğlu da aynı şekilde İstanbul Belediyesi’ndeki yaklaşık 20 yıllık AK Parti dönemini sona erdirerek muhalefetin İBB hasretini bitirdi.

2- İkisi de on numara PR yaparak her olaydan kendilerine slogan üretiyor ve mağdura yatmasını çok iyi beceriyorlar…

Ali Koç sürekli hakkımız yeniyor algısı oluşturarak ‘3 Temmuz’ sodasıyla tribünün gazını alıyor.

Ekrem İmamoğlu ise seçim akşamından itibaren her olayda mağdurköyün muhtarı rolüne bürünerek ‘’Bakın çok üzülüyorum…’’ diye demeçler veriyor.

3- İkisi de kendilerine bağlanan umutları hemen olmasa da kademeli olarak suya düşürüyor…

Arkalarındaki kitle her yaşanan olaydan sonra destekledikleri şahısları haklı gösterebilmek için argüman bulmakta zorluk çekiyor. Taraftar Ali Koç yönetiminin 20 yıllık Kadıköy derbileri serisini Galatasaray’a kaybederek sona erdirmesine kılıf uyduramıyor.

Ekrem İmamoğlu destekçileri ise her toplu taşıma aracına bindiklerinde 2,60 TL yerine 3,50 TL ödeyince ‘’Başkan da iyi kazandı, güzel konuşuyor ama olan bize oluyor…’’ diyerek hafiften çuvaldızı kendilerine batırmaya başladılar.

4- İkisi de kendilerinden öncekilere rahmet okutturuyor...

Büyük bir heyecanla Ali Koç’u destekleyenler ters giden işleri görünce, ‘’Ulan Aziz Başkan’a yazık mı ettik acaba?’’ diye iç geçirmeye başladılar.

İmamoğlu dönemindeki İstanbul’u görenler ise ‘’AK Parti’ye ders verelim derken kendimize ceza mı kestik acaba?’’ diye sessizce düşünmeye koyulmuş durumdalar.

5- İkisi de arkalarındaki taraftar desteğini her geçen gün kaybediyor…

Ali Koç’u severek göreve getirenler yavaş yavaş kötü gidişatın faturasını ona kesmeye başladılar. Taraftar, ‘’Tamam söylediklerinde haklısın da başkan, bu takımın hali de ortada yani…’’ demekten kendini geri tutamıyor.

İmamoğlu’na oy veren vatandaşlar ise henüz sesli sesli olmasa da içten içten ‘’Her şey çok güzel olacak dediydik amma zam üstüne zam yağıyor…’’ diye mırıldanıyor.

6- İkisi de yanlış kişilere çatma konusunda kariyerlerinin zirvesini yaşıyor...

Ali Koç, koskoca Fenerbahçe kulübünün başkanı olarak ezeli rakibinin başkanını değil teknik direktörünü hedef alıyor. E o adam da Fatih Terim gibi bir Galatasaray efsanesi olunca polemiği baştan kaybediyor.

İmamoğlu ise biraz muhatap alınayım belki gündem olurum maksadıyla ara ara Erdoğan’a laf çakmaya çalışıyor. Bilmiyor ki yel kayadan toz alıyor…

7- İkisi de yanlış tercihlerde bulunarak asıl yapmamaları gereken işleri yapmıyor...

Bu benim şahsi fikrim. Bence Ali Koç, futbolu mutbolu bırakıp geniş salonlarda plaza Türkçesi’yle konuşulan toplantılara ve cemiyet hayatına hızla geri dönmeli. Belli ki kulüp yöneticiliği ona göre değil.

Ekrem İmamoğlu ise, İstanbul’u nasıl daha çok tatil yaparak yönetirim sorusuna cevap aramak yerine İmamoğlu İnşaat’ı nasıl daha büyük bir şirket haline getirebilirim sorusuna odaklanmalı.

8- İkisi de kendi işlerinin dışında ne varsa onu yapmak için canhıraş çalışıyor…

Ali Koç, futboldan çok polemik siyasetine göz kırpıyor. Kendi takımının stadında ‘’İmamoğlu’na mazbatayı ver!’’ ve ‘’Damat istifa!’’ diye bağıran taraftar gruplarına ses etmiyor. Aldıkları kötü sonuçların ardından Gezi Parkı’nı hatırlatırcasına ‘toplumsal olayların’ çıkmasından bahsediyor.

İmamoğlu ise; her gün metroları arızalanan, metrobüsleri yoğun kalabalıktan dolayı izdihama sebep olan, yürüyen merdivenleri gıcırdayan İstanbul Belediyesi’yle ilgilenmek yerine varsa yoksa ya tatil yapıyor yahut PR kasıyor.

GALATASARAY-FENERBAHÇE DERBİSİ NOTLARIM

- Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi 20 yıl sonra Kadıköy’de yenmesinden daha kıymetlisi galibiyeti iyi oynayarak hak etmesiydi…

- Fenerbahçe taraftarının aşırı üzüntüsüne bir türlü anlam veremiyor. Ne yani sonsuza kadar böyle mi gidecekti?

- Galatasaray taraftarının aşırı sevincine de anlam veremiyorum. Aşırı verilen her tepki Fenerbahçe’yi yüceltmekten başka ne anlama gelebilir ki?

- Mustafa Cengiz’in maçtan önce basit bir spor müsabakası için ayet okuması ne kadar absürtse, taraftara sinirlenen Ali Koç’un maçtan sonra balkondan atlaması da o kadar saçmadır, o kadar gereksizdir, o kadar vizyonsuzdur.

- Maçtan sonra Fenerbahçe taraftarının kendi takım otobüslerine taş fırlattığını görünce ‘’Futbol gereksiz abartılıyor. Ülke olarak bu kadar derdimiz varken insanların düşündükleri şeye bak…’’ diyenlere hak vermeden edemedim.

- Derbi de olsa milyonlar da izlese benim için kitleleri uyuşturmak için ‘afyona’ dönüşmüş olan her şey anlamsızdır. Ülkece hobilerimizi ‘uğruna yaşanılacak’ ilkeler haline getirmekten vazgeçerek, tadında bırakmayı öğrenmeliyiz.