Babası yaşındaki adamı nasıl dövdüğünü izlediniz. O görüntülerde
şiddet gördüm, haneye tecavüz gördüm, kutsala saldırı gördüm, küfür
gördüm…
Edep, haya, ar, haysiyetten yoksun bir müsveddenin rezaletini
gördüm.
Haberin kısa sürede sosyal medyada yayılmasıyla birlikte
tepkiler çığ gibi büyüdü.
Kimisi Halil Sezai denen paçavraya, kimisi ifadesini aldıktan
sonra serbest bırakan savcıya, kimisi Demirtaş’ın karısı için
ortalığı yıkan fakat bu hadisede süt dökmüş kedi gibi köşesine
sinen yetkililere veryansın etti.
Aslına bakarsanız hepsinin haklılık payı var fakat ben, asıl
suçluyu gözümüzden kaçırdığımızı düşünüyorum.
Bizim milletimiz eskiden ferasetli, basiretli bir milletti…
Ne oldu da babası yaşındaki adama kafa, göz, bacak, yumruk,
tokat Allah ne verdiyse saldıracak kadar karakter yoksunu birini
‘sanatçı’ diye kabul edecek seviyeye düştü?
Yahu hayret ediyorum, hayret!
Sen, sahnede ceketini çıkarmak için seyircisinden izin isteyen
büyük usta Neşet Ertaş’ı tanımış, sevmiş bir milletsin. Nasıl
olurda şu bar soytarısına ‘sanatçı’ muamelesi yaparsın?...
Anlamak mümkün değil.
Ama ben söylüyorum. Böyle devam edersek bu gibi durumlarla
karşılaşmak işten bile değil. Millet olarak kime ne kadar kıymet
vereceğimize iyi karar vermemiz gerekiyor.
Sen gider Halil Sezai denen şehir magandasıyla Neşet Ertaş’ı
aynı kefeye koyarsan…
Sen gider her şarkı söyleyene ‘sanatçı’ muamelesi yaparsan…
Sen gider edepsiz, terbiyesiz videolar çeken Kerimcan Durmaz’ı
ilgi manyağı yaparsan…
Sen gider uyuşturucudan hapse giren Deniz Seki’ye sırf ünlü diye
destek olursan…
Sen gider sevgilisine yumruk atan Ozan Güven’in filmlerini
izlemeye devam edersen…
Onlarda kendilerini kusura bakmayın ama bir b.k zanneder,
magazin haberlerinde isimlerinin önündeki ‘ünlü sanatçı’ sıfatını
gördükçe de bildiklerini okurlar…
Biz de böyle her şey bittikten sonra Twitter’dan dert
yanarız…
Ne olacak sanıyordunuz?