Şimdi sıra sizin mektuplarda…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşmek üzere gittiği Amerika’da düzenlenen ikili basın toplantısında sadece batılı terör sevicilerine cevap vermekle kalmadı aynı zamanda mektup mektup diye ortalıkta gezinen zavallı muhaliflerimizin de ağzının payını vermiş oldu.

Muhammet Affan Polat muhammetaffan@nethaber.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşmek üzere gittiği Amerika’da düzenlenen ikili basın toplantısında sadece batılı terör sevicilerine cevap vermekle kalmadı aynı zamanda mektup mektup diye ortalıkta gezinen zavallı muhaliflerimizin de ağzının payını vermiş oldu.

Hatırlayın…

Malum mektubun geldiği gün en büyük karşılık sahada verilmiş, ABD destekli terör örgütleri tarumar edilmiş fakat muhaliflerimiz bir türlü memnun edilememişti.

Televizyon programlarında bas bas 'mektup ne olacak mektup' diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin askeri ve diplomatik başarısını gölgelemeye çalışmışlardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise mektubun aynen geri iade edilmesi suretiyle diplomatik cevabın en güçlü şekilde verileceğini garanti etmişti.

Dediğini yaptı mı?

Yaptı!

Tüm dünyanın gözleri önünde mektubu aynen Trump’a iade ettiğini Trump’ın kulağının dibinde açıkladı.

Bununla da kalmadı, Trump’ın Beyaz Saray’da ağırlamak üzere ABD’ye davet ettiği terörist elebaşına üzerine basa basa ‘bu bir teröristtir’ dedi.

Hep söylemişimdir…

Bundan 20 yıl önce ABD’nin menfaatlerine aykırı bir adım atsak bırakın Erdoğan gibi dimdik durmayı, özrümüzü kabul ettirmek için el pençe divan bir başbakan gönderirdik.

Lakin şimdi öyle mi?

Erdoğan, ülkesinin menfaatlerini can pahasına savunacağını ABD’nin orta yerinde haykırıyor.

Sanırım bu durum en çok argümanı ellerinde patlayan muhaliflerimizi üzmüştür.

Tabi siz bir ülkenin muhalefeti, devletin başındaki zat dik ve onurlu durduğu için niye üzülür ki diye soracaksınız…

Ben de diyeceğim ki burası Türkiye hemşerim!

Burada iktidarın düşmesi uğruna baş düşmanlarla ittifak kurulur.

Burada sırf Erdoğan devrilsin diye kongresinde İstiklal Marşı’nı okumayan fakat geberip giden terörist leşleri için saygı duruşu yapanlarla yan yana gelinir.

Utanmadan arlanmadan da canı pahasına ülkesini savunanlara dil uzatılır.

İşte gördünüz…

Tüm dünya Erdoğan’ı Trump’a kendi isteklerini kabul ettirebilen tek lider olarak gösterirken bizim muhaliflerimiz bu başarıyla övünmek yerine acaba bunu nasıl gölgeleriz diye düşünmeye başladılar.

Erdoğan’a malum mektup sebebiyle yüklenenler bir anda sus pus oluverdi.

En çok konuşanları çıkar yolu kendi ülkesinin Dışişleri Bakanı’nı aşağılamak için yalan haber yapmakta buldu.

Bir insan, bir medya ancak bu kadar alçalabilirdi…

Alçaldı, alçaklar!

Sadede gelelim efendim…

Erdoğan’ın mektup meselesi kabul etseler de etmeseler de kapanmış oldu.

Sıra geldi muhaliflerimizin mektuplarına…

Acaba muhaliflerimiz kendilerine Amerika’dan gelen Pensilvanya menşeili mektuplara ne yaptı dersiniz?

Ben sadece soruyorum…

Size oturduğunuz makamın anahtarlarını teslim eden kasetin postacısı kimdi?

MAN adası belgeleri denen sahte paçavraları size kim ne için gönderdi?

Postacısı kimdi?

O belgelerin mektupları şimdi nerede?

MİT tırlarının gizli bilgilerini size kim postaladı?

FETÖ’nün kelimelerini tekrar ederek 'Suriye’ye silah gönderdiler, DAEŞ’e yardım ettiler' gibi ithamları kimden aldığınız bilgilere, belgelere, ‘mektuplara’ dayanarak yaptınız?

Milletvekillerinize FETÖ’nün medyasını savunma talimatını kimden aldığınız ‘mektupla’ verdiniz?

Tüm bu mektuplu sorular cevap bekliyor beyler!