Koronavirüsü Türk Işın Tedavisi ile yok edilebilir!
Sağlık Federasyonu Genel Başkanı Raşit Dinç koronavirüsüne karşı Türk laboratuvarlarında geliştirilen bir yöntemi açıkladı..
Tüm dünyayı etkisi altına alan ölümcül koronavirüsünün tedavisi
için Sağlık Federasyonu Genel Başkanı Raşit Dinç önemli bir
açıklama yaptı. Dinç; RD GLOBAL/INVAMED tarafından COVID-19 isimli
koronavirüs’üne karşı Türk laboratuvarlarında geliştirilen ve şu
ana kadar yapılan denemelerde diğer virüs ve bakterilere karşı
olumlu sonuçları elde edilen “Türk Işın
Tedavisini” kamuoyuna duyurdu.
Dinç, yaptığı açıklamada; COVID-19 benzeri viral ve mikrobiyal
enfeksiyonlarda kan ve vücut boşluklarına yerleşen zararlı
organizmaların genellikle antibiyotikler ve anti-viral ilaçlarla
tedavi edilmeye çalışıldığını ancak yeni geliştirilen sistemin bir
kateter yardımı ile damar yoluna yerleştirilen ultraviyole ışığın
özellikle kanda bulunan enfeksiyonları temizlemek için kullanılması
ile gerçekleştirildiğini belirterek bu şekilde hem damar yolları
hem de akciğer içerisine uygulanabilen ultraviyole ışığın,
Influenza A ve B virüslerini tamamen yok ettiği, “bacillus
stearothermophilus” bakterisine yapılan uygulamada ise bu
bakterilerin 2-3 saniye arası bir sürede tamamen imhasını sağladığı
bu sayede hastaların kısa zamanda hastalıktan kurtulabileceğini
ifade etti.
Hastalık sürecinde tüm ülkenin tek yürek olması gerektiğini, bu
dönemin ancak birlik beraberlik ve destek ile yürütülebileceğini
ifade eden Dinç; yeni geliştirilen tedaviyi talep eden ve klinik
araştırma izni sağlayan her otoriteye ücretsiz şekilde
sağlayacağını açıkladı.
Dinç, şimdiden çeşitli ülke yetkililerinin kendisine tedavi taleplerini ilettiğini açıklayarak şu anda Makedonya ve İtalya yetkilileri ile görüşme sağlandığını kaydetti. Tedaviyi denemek isteyen her ülkeye; dil, din, ırk ayırt etmeden, klinik araştırma izinleri alındıktan sonra her türlü cihaz, kit ve know-how desteğini aynı şekilde ücretsiz sağlayacağının altını çizen Dinç, önemli olanın tüm insanlar nezdinde kitlesel bir çözüm sağlayarak böylesi bir pandeminin tamamen önüne geçmek olduğunu dile getirdi.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Hikmet Selçuk
Gedik; ultraviyole ve fotonik lazer ışığı sayesinde hem kanda
bulunan mikroorganizmalar hem de akciğer ve solunum yollarına
yerleşmiş mikroorganizmaların bu yöntemler ile yok edilebileceğini
ifade etti.
Prof. Dr. Hikmet Selçuk Gedik, ultraviyole ışığı, güneş
ışığında bulunan ve 1801 Alman Fizikçi Ritter tarafından keşfedilen
bir ışık cinsidir. UVA, UVB ve UVC olmak üzere farklı dalga
boylarındaki, farklı tipte ultraviyole ışınları bulunduğunu
kaydederek şunları dedi:
“ Bu ışınlar, güneş ışınları ile beraber yeryüzüne gelen ışınlar
olup özellikle UVA ve UVB en sık temas edilen ultraviyole ışın
cinsleridir. UVC ozon tabakasında tamamen tutulduğu için, yeryüzüne
pek ulaşamaz. Ancak, bakteri, virüs ve mantarlar ile bunların
sporları üzerinde en etkili olan form UVC formudur. Bu alanda,
yıllar boyunca birçok çalışma yapılmış ve güvenilirliği
kanıtlanmıştır. UV ışınlar, aslında bir kısım hastalıkların
tedavisinde de aktif olarak kullanılmaktadır. Yeni doğan
sarılıklarında, vitiligo dediğimiz cilt renginin kaybolduğu
hastalıklarda, kan nakli için alınan kanların sterilizasyonunda,
hepatit enfeksiyonlarında vb. durumlarda birçok araştırma ile
desteklenerek kabul görmüş bir yöntemdir. Bu hastalıkların ve
sterilizasyon yöntemlerinin her birinde farklı dalga boylarındaki
UV ışınlar kullanılmaktadır. Buradaki temel nokta, kullandığınız UV
ışınının tıbbi uygulama için etkili olacak ve insana zararı
olmayacak dalga boyudur. Burada özellikle belirtmek isterim ki, UV
ışınları kontrolsüz olarak kullanılabilecek ışınlar değildir. Her
UV cihazı ile bu işlem uygulanmamalıdır. Kullanılan sistemde UV
ışını validasyon çalışmaları yapılmış “Turkish Beam Sistemi”dir. Bu
sebeple, bu sistem dışında sağlık profesyonellerinin kontrolü
olmadan bu ışınların uygulanması kesinlikle uygun değildir.
Özellikle 90’lı yıllarda araştırmacılar UV ışınlarını bir
kateter eşliğinde kullanarak, bu ışınların damar darlıklarını
genişlettiklerini gösteren birçok çalışma yapmışlardır. Dünyada
“Turkish Glue” adı ile bilinen ve varis tedavisindeki sistemin bir
parçası olarak kullanılan ve RD GLOBAL/INVAMED tarafından
geliştirilen, fotonik lazer ışığı son 5 yıla damgasını vurmuş ve
güvenle kullanılabilirliği ispatlanmış bir yöntemdir. İşte tüm bu
veriler ışığında, 1.5 yıl önce ultraviyole ışınlarının
mikroorganizmalar karşısındaki hızlı etkinliği ve insan vücuduna
zararlı bir etkisinin olmaması nedeniyle özellikle çoklu
antibiyotik kullanımına rağmen enfeksiyonlarda çaresiz kalınan bir
alternatif olarak bu sistem geliştirildi. Daha sonra, sistemin
özellikle İnfluenza A ve B tipi RNA virüslerinde etkinliği üst
solunum yolu sürüntüleri üzerinden gözlemlendi.
Tıpkı Influenza virüsü gibi, tek sarmallı bir RNA virüsü olan
COVID-19 virüsünde de virüsün temel yapısını oluşturan nükleotidler
(DNA ve RNA’nın temel yapıtaşı) üzerinde tahribat yaparak virüs
genetik yapısını birkaç saniye içerisinde parçalayan bu sistemin
etkili olacağı sonucuna varıldı. Basit bir serum yolundan, damar
içerisine yerleştirilen bu milimetrik kateter yardımı ile verilen
UV ışınları ile dakikalar içerisinde kateterin yanından geçen tüm
virüslerin ölmesi ile kandaki virüs yükü tama yakın bir oranda yok
edilebilecektir. Ayrıca, üst solunum yolu ve akciğerlerde, kolonize
olan virüsler için de endotrakeal ve endabronşiyal uygulamalarla
tedavi yöntemi gerçekleştirilerek buradaki virüsler de yok
edilebilecektir. Böylece, COVID-19 enfeksiyonunun başarılı bir
şekilde bütüncül olarak tedavi edileceği öngörülmektedir. Şu ana
kadar, Sağlık Bakanlığı’mızın da büyük gayretleri ile ülkemizde
ciddi bir salgın ortaya çıkmamıştır. Bundan sonraki süreç,
devletimiz ve ilgili ülkelerin sağlık otoritelerinin bu konuda
alacağı kararlar ile sürdürülecektir.”
Son olarak virüsün şimdiden iki mutasyonunun ortaya konduğunu
belirten Prof. Dr. Gedik, antiviral ilaç stratejisinin bu nedenle
geçici bir çözüm olabileceğini, ama saniyeler içerisinde virüsü yok
eden bu ışın sistemi sayesinde virüsün bu mutasyonları geçirmeye
zaman bulamayacağını bu nedenle tedavi yönetiminin etkinliğinin
mutasyonlardan hiçbir şekilde etkilenmeyeceğinin altını çizdi.