Detone teyzeden Merdan Yanardağ gillere!

Sabah akşam diktatör dedikleri adama hakaretler ediyorlar. Diktatörün olduğu bir ülkede bu ne rahatlıktır kardeşim, madem öyle bu gücü nereden buluyorsunuz, neyinize güveniyorsunuz...

Cengiz Gülaç cengizgulac@nethaber.com

Sevgili okur, niyeyse artık bu ülkede az biraz güzelsen veya yakışıklıysan, beyninin kıvrımlarıyla kalın bağırsağının kıvrımları arasında herhangi bir farka ihtiyacın kalmıyor!

Magazin şöhretine giden yolda geri zekâlı olmak, hissedilen son eksiklik oluyor. İlginç!

Çocukluğu Hülya Avşar isimli detone teyzenin, fönlü saçlarını maganda şehvetini hedef kitle alarak kaba bir erotizm kıvamında salladığı filmlere maruz kalarak geçirmiş benim neslimin sanata küsmesinin sebeplerini hiç kimse düşünmedi!

Mavi Mavi filminde Sevgili İbrahim Tatlıses’le detone teyzenin bir öpüşme sahnesi var ki, detaya girip hiçbir ergeni cinsellikten soğutmak istemem!

Özet geçecek olursak…

İbo bir sahnede detone teyzeye öyle bir yumuluyor ki, sanırsın açlık grevinden daha yeni çıkmış acemi devrimci somunu ısırıyor! Hani sahne birkaç saniye daha sürse İbrahim abinin çiğneme sesleri ekrana gelecek de yönetmen ağzını şapırdatma İbrahim diyecek!

Eğer o sahnede İbrahim abi rol yapmışsa ben de asrın kaçak yazarı olayım!

Detone teyze şöhret basamaklarını, dönemin şöhretlerini ince ince kullanarak çıkıyordu. Gayet medeni ölçülere uygun yaşadığı şöhret serüvenin devamında medeni halinden mütevellit, kullanacağı şöhret kalmayınca detone abla bir ara sahnelere fırlamaya karar verdi.

Şimdi sizlerden bir ricam olacak, lütfen beni kırmayın!

Beş dakikalığına yazıya tam da burada ara verip Youtube’dan detone teyzenin söylediği “Dönülmez akşamın ufkundayız” isimli şarkıyı dinlemenizi rica edeceğim. Yazıya kaldığınız yerden devam edersiniz!…

………………………………………………………!

Geldiyseniz devam edelim. Kusma ihtiyacı hisseden varsa, acele etmesin! Yazıyı sonra da bitirebilirsiniz.

Kadının aldığı nefes artık bünyesinde hangi organlarıyla temas ediyorsa her faninin nefesini dışarıya verirken titreşimlerle oluşturduğu melodi bu kadında resmen işkenceye dönüşüyor!

Yahya Kemal ile Münir Nurettin Selçuk şarkıyı Hülya’dan dinleselerdi, kesin kendi kendilerini öldürüp, intihar süsü verirlerdi! Bu kıymetli isimlerin yasal mirasçıları Hülya’ya tazminat davası açmışlar mı, bilmiyorum.

Zannım odur ki detone teyzenin kızı Zehra bu videoyu izlerken “öcü” kelimesinin ne anlama geldiğiyle tanışmıştır!

 Yoksa insanların inancına göre giyinmelerini mesele edecek bir ülke miyiz Allah aşkına! Güldürmeyin azizim, eski Türkiye’de kaldı bu tür insanlar. Artık kimse kimsenin inancıyla dalga geçmiyor.

Öyle olsa, “Bacımın iffeti batmakta rezilin gözüne/ Acırım tükürüğe, billahi tükürsem yüzüne.” der ve daha edebi bir üslup takınmış olurdum.

Mesele Zehra’nın aniden annesinin sesine maruz kalmasından ibaret! Kıza da yazık. O sese sahip birisinin ninnileriyle büyüdüğünüzü düşünsenize!

Bütün psikiyatrlar hastalarına “çocukluğunuza inmem lazım” diye boşuna demiyor elbette!

Anlayacağınız, Hülya ne demişi çok dert etmiyorum. Ama Tele 1 diye bir kanal var. Allah şahit, sosyal medyaya kusmukları yayılmasa oturup izlemişliğim yok.

Tabii ki kafamda nasıl bir kanal olduğuna dair az biraz fikirlerim var. Kendilerini; eskiciler çarşısına düşmüş Kemalist, devrimci, sosyalist, komünist kırması fikir kırıntılarının arkasına gizleseler de aslında tek gayeleri Erdoğan düşmanlığını ekrana kusmak olan birileri programlar yapıyor bu kanalda!

Sabah akşam diktatör dedikleri adama hakaretler ediyorlar. Diktatörün olduğu bir ülkede bu ne rahatlıktır kardeşim, madem öyle bu gücü nereden buluyorsunuz, neyinize güveniyorsunuz… Diye sorunca da çelişkilerini izah edemiyorlar ama ben kaba etlerine güvendiklerini düşünüyorum!

Neyse, nerde kalmıştık? İnsan bu modelleri yazınca da dağılıyor resmen!

Tamam, konuyu Merdan Yanardağ isimli terbiyesiz devrimciye getirecektim!

Muhterem ekranda Sultan II. Abdülhamit Han’a hakaret etmiş. Ne çemkirdiğini merak eden Google’a girip baksın.

Bak Merdan! Seni Yargıtay’ın basın ve düşünce özgürlüğü içtihatlarına uygun bir şekilde öyle bir rencide derim ki gökte melekler maşallah der!

Terbiyesiz devrimci!

Abdülhamit Han nasıl bir darbeye maruz kaldı, hatırlıyorsunuz değil mi? O Kızıl Sultan oldu, bugünkü de diktatör!

Hikâye hep aynı!…

Hz. Ömer’in yakasına yapışıp Hakk’ı haykıran bir ahlaka sahip sahabenin yoldaşı olan her inanan dünü eleştirdiği gibi bugünü de eleştirecektir. Eyvallah!

Ancak utanılacak bir şekilde eski Türkiye özlemlerini dile getirip bugününde Erdoğan’a sırt dönmeyi marifet sayanlar zannediyorlar ki o milli ve manevi değerlerden nasiplenmemiş, sözde çağdaş, ilerici tayfa kendileriyle ve inançlarıyla olan hesaplarını unuttular…

Aslında Hülya’ya da Merdan’a da teşekkür etmeliyiz. Zira onların heves ettiği yarınlarda sana duydukları hisleri belli.

Öcüsün işte! Gerici(!) geri zekâlı!