İşkencecilerimizle birlikte yaşıyoruz

İnsan-1: Yani o şeyden sonra bir ip getirip cinsel organlarımızı bağladılar. Yani güya önde iki tane şef tren şeklinde. O şekilde bizi koridorlarda şey yaptılar. Tabi şey yaparken koridorlarda 50-60 tane gardiyan ellerinde coplarla seni dövüyorlar…

Cengiz Gülaç cengizgulac@nethaber.com

İnsan-2: Oturtuyorlardı. (Çömelme şeklinde) Sen ya içeceksin, bu pisliği, lağım sularını, çok affedersiniz böyle hep bok barçaları. Ya içeceksin ya da senin başını banyo yapacağım. İçer miyim? Bir bakıyorum arkadan ayağımı çekiyor, şöyle bütün başım yüzüm vs. filan o pislik içerisinde.

İnsan-3: Marşları bilmediği için, ezberlemediği için alıp onu gardiyanlar kapının önüne çektiler ve aniden çok korkunç bir ses geldi ve arkadaşımıza copla tecavüz ettiler. Arkadaşımız orda bayıldı.

İnsan-4: Bir buçuk yıl bize banyo yaptırmadılar. Sonra buz gibi soğukta tazyikli su ile bize banyo yaptırdılar. Dönüşte de çok ilginçtir, güya banyo yapmışız. Koğuşa kadar yatın sürünün dediler.

İnsan-5: Beyaz önlüklü bir diş hekimi dedi ki hangi dişin ağrıyor. Gösterdim, dedi ki sen bilmiyorsun, senin ağrıyan dişlerin sağda değil soldadır. Komutanım hayır ağrıyan dişim bu. Tabi bütün hücrem, yumruk falan, sen komutandan daha mı iyi biliyorsun?

İnsan-6: Efendim sadece bir dişim ağrıyordu, hatırlamıyorum belki iki tane de olabilir. Sekiz tane dişimi çektiler. Ne şey yaptılar, ne diyorlar, iğne, uyuşturmadan sekiz tane dişimi çektiler. Yav sekiz dişimi niye çekiyorsun? Doktorsun, uyuşturmadın, tamam onu da anladım, cezaevidir, belki olanaklarınız yoktur. Niye sekiz dişimi çekiyorsun? İki tane çek.

İnsan-7: Kusturuyor mesela. Benim en çok zorlandığım şey bir arkadaşını kusturuyor sana diyor sen yiyeceksin.

İnsan-8: Domalmış halde tutukluların kalçalarının arasına sigara koyarlardı ve o sigarayı yakarlardı, dumanlar çıkardı. Tabi yaşlılar bu sigarayı tutamazlardı, vücutları gevşek olduğu için.

İnsan-9: Bir tane arkadaşı yemeği dağıtırken, merdivende geç çıktı, ya o koca askeri karavana, merdivenden çıkacak ve çok süratli de, diyor son sayım. Nasıl dağıtsın, dört kat. Tekmeyle vurdular bu arkadaşa çenesi kırıldı ve öldü.

İnsan-10: Şöyle şu büyüklükte bir lağım faresinin kuyruğunu tutmuştu, sallayaraktan içeri girdi. Şimdi ne diyeceksin diye başladı ama önce bunu yiyeceksin dedi. Aniden sandalyeden sırt üstü yığıldım. Düşer düşmez o fareyi ağzımda hem vurarak, yüzüme vuraraktan hem o fareyi bir kedinin fareyi parçalar gibi parçalayarak ağzımın içerisine sokmaya başladılar ve o fareyi bana yedirdiler.

İnsan-11: Çırılçıplak soyundu herkes. İstikamet karşı duvar, sürün. Biz süründük tabi ama müthiş bir acı. Buz her tarafımızı kesiyor.

İnsan-12: Dedi asker, gel buraya. Dedi pantolonunu soy. Şimdi göz ucuyla kestiriyorum, varız yüz kişi, yüz de asker var. Yani bunların içerisinde bana tecavüz etme şansı yok, etse bile erkekliği uyanamaz ki, mümkün değil. Pantolonu soydu, dedi külotu da soy. Allah Allah. Ben halen hazır ol’da başım eğik. Dedi ki sen de rükûa gider gibi, secdeye gider gibi eğil. Ama pantolonum üzerimde, eğildim. Askere dedi ki kulağının ardına cinsel organını sür.

İnsan-13:……………………

İnsan-14:………….

……………..

…………......

İnsan-8.794: Alındığımız zaman C-5 denilen yere götürüldük. Bizim orada solculara emniyette ülkücülere de Mamak Cezaevi içerisinde C-5 diye bilinen bölümde sorgulama yapılıyordu. Ben 23 gün orda kaldım. Gerçekten de bütün arkadaşlarımıza orda akıl almaz işkenceler yapıldı. Çarmıha gerildiler, cereyana verildiler, falakaya vuruldular, başlarından soğuk su dökülerek o kış vakti soğukta bırakıldılar. Önce soğuk su dökülüp sonra coplandılar. Yani acıyı daha da fazla artırdığı için.

İnsan-8.795: Cezaevindeyken bana bok yedirmişlerdi. Çıkınca kendi ağzımdan tiksindiğim için bütün dişlerimi çektirmiştim.

İnsan-8.796: Aslında bunu herkes bilir ama konuşmayız. Şu an aktif siyasetin içinde olan bir arkadaşımıza tecavüz edilmişti.

İnsan-8.797:………

İnsan-8.798:………

……………..

……………..

            (Gerçek anılardan alıntıdır. İfadeler hiç değiştirilmemiştir. Yazı konusu işkence mağdurlarının kimlikleri, fikirleri, safları olmadığı için sadece insan yönleriyle ele alındığı için isimler yazılmamıştır.)

            12 Eylül utancının kırkıncı yılını devirdik. Darbeyle ilgili söylenmeyen söz kalmadı. Herkes kendi meşrebinden olaya baktı, bakıyor.

            Haklı olarak utancın sorumluluğu beşli çeteye kesildi. Kenan Evren başta olmak üzere vatan haini 5 general…

            Bugüne kadar hep aynı şeyleri konuştuk. Solun önü kesilmek mi istendi, ülkücüler mi daha fazla eziyet gördü yoksa solcular mı, Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceler olmasaydı PKK bu kadar palazlanır mıydı?..

            Şu sıralar popüler olduğu için Doğu Akdeniz tartışmalarıyla Yunanistan’ın NATO’ya darbeciler tarafından alınması aklımıza geldi.

            Ama insanı hiç konuşmadık!

            Ama meselenin insani yanıyla hiç yüzleşmedik!..

            Yukarıdaki satırlarda sadece ve sadece denizde damla kadar az sayılacak birkaç anıyı/acıyı yazarken yüreğim daha fazlasını yazmayı kaldıramadı.

            O on binlerce insana 5 general işkence etmedi ya!

            O gardiyanlar, sıradan erler, genç subaylar, doktorlar…

40 yıldır işkencecilerimizle yaşıyoruz! İşkencecilerin hepsi bazılarımızın babası, abisi, kardeşi, dayısı, amcasıydı. Bazıları öldü, bazıları halen daha hayatta.

            Dürüst olmamız lazım. 12 Eylülü iyi okumak lazım. Her gün hamasi nutuklar atıp, millet olarak sürekli asaletimizden, merhametimizden bahsediyoruz. Ancak bir an geldiğinde ne tür canavarlara dönüşebildiğimiz gerçeğini 12 Eylül tokat gibi yüzümüze vuruyor!

            Bizim çocuklar darbe yaptı demiş ecnebinin biri!

            Peki o ölümleri, tecavüzleri, hayvandan bile aşağı olacak işkenceleri kimlerin çocukları yaptı? 

            Türk’e, Kürt’e, Laz’a, Alevi’ye, Sünni’ye işkence edenler Türk’tü, Kürt’tü, Laz’dı, Alevi’ydi, Sünni’ydi!

            12 Eylül bu milletin cinnetinin tarihidir!

            Ve en kötüsü 12 Eylül, neye dönüşe bilebileceğimizin korkunç/karanlık gerçeğidir!

            İnsan onurunu paramparça eden işkenceleri yapanlar arasında bu yazıyı okuyan varsa…

            Gündelik hayatta seninle karşılaştığımızda sana insanmışsın gibi davranıyor olmamız aynaya her baktığında karşılaştığın utancı, sefaleti değiştirmiyor değil mi? Bazılarınız öldü. Senin de yaş itibariyle günün yaklaşıyor.

            Ölüm yaklaşıyor ya, şimdi yastığa başını koyduğunda kulağından çığlıklar, inlemeler, ağlamalar hiç gitmiyordur!

            Aynaya bakmak ne büyük yük ama! Haksız mıyım?