Hadi gözünüz aydın. Aşı bulunda. Gayrı herkes eski usulle
ölecek…
Bu ironik girişten sonra diyecek pek bir şey kalmıyor
aslında.
Esteuzubillah:”Bütün nefisler ölümü tadacaktır.” Ötesi var
mı?
Aklı erip de iki bin yirmi yılına tanıklık edenlerin ağız
birliği etmişçesine dillendirdiği şey hep aynı olsa gerek.
Kurbanın olayım geliver artık yeni yıl…
Elbette ki kimselerin aklına gelmeyecek ölçüde ıstıraplı,
kaygılı ve de endişeli geçen günlerin ardından ağzımızda maske,
önümüzde mesafe ile açık cezaevinden tahliye olmaya
hazırlanırcasına bekler olduk yeni yılı.
İlk zamanlar dalgaya vurdurup olmadık espriler, şakalar,
laflarla gülüp geçmiştik oysa. Fakat “mezarlıktan korkanın sevdiği
ölmemiştir” sözünde saklı o manayı yaşamaya başladıktan sonra
yediden yetmişe herkes yelkenleri indirir oldu gün gün.
Kimi yanı başındaki mesai arkadaşını kaybetti kimi de hayat
arkadaşını. Annesini babasını kardeşini derken milyonlarca evde
ateş düştüğü yeri yaktı.
Her ne kadar ülkemizde -Rabbim evlerimizden uzak eylesin- başta
trafik kazaları olmak üzere kronik hasalıklar ve sigaranın neden
olduğu hastalıklarla günde yaklaşık olarak 1164 kişinin(son üç yıl
ortalaması) vefat etmiş/ediyorsa da pandemiden kaynaklı ölümler,
yaratmış olduğu endişeden kaynaklı olarak daha çak gündem oldu.
O kadar ki perde arkası paylaşımlar, sansasyonel haberler, korku
politikası, yurt dışı kaynaklı servis edilen videolar,
istatistikler…
Hepsi de ne yazık ki zihnimizde ayrı ayrı tahribata neden
oldular.
Birçoğunun mantık çerçevesinde haklılık payı yok değildi
aslında.
Baksanıza, düne kadar elimizi kolumuzu sallaya sallaya
dolaştığımız sokaklarda yakın zamandır HES kodu olmaksızın
dolaşamaz olduk.
Deyim yerindeyse devletin eli elimizin tam da üstünde.
Hani bir gün gelip herkese çip takılacağı ve android bir mahluk
gibi ortalıkta dolaşacağımıza yönelik haberleri okudukça insan
irite olsa da olur mu olur diyesi geliyor.
Dahası üretilen aşılarla ilgili ortaya atılan iddialardan sonra
insan iyiden her şeyden işkillenir oluyor.
Tabi ki yaşayıp göreceğiz. Dünyayı kendilerinin zanneden tanrı
tanımaz ülkelere, firmalara, ailelere, şirketlere ve çoğu illegal
kurum ve kuruluşlara karşı her zaman dikkatli olmak gerekse de bir
şey var ki o da her şeyin sahibi olan Allah’tır.
O kadar.
Bizim yaşamımızda ölümümüzde Allah içindir. Amenna ve
saddakna.
Peki sorun ne öyleyse?
Sorun bizim dünyayı her geçen gün daha çok sevmiş olmamız.
Her şeyin sahibi olana Yaradan ile bağımızı gün gün zayıflatmış
olmamız.
Dönüp dolaşıp, yazının başında söylediğim ironik cümleye
geliyoruz vesselam.
Evet aşı bulundu. Ülke olarak birçok noktada yerli aşı çalışması
süre dursun devlet olarak yurt dışından alınacak olan milyonlarca
aşı 2021’de ülkemiz insanının hizmetine sunulacak.
Yok efendim güvenilirdi, güvenilmezdi. Ben olacağım ya da
olmayacağım, olsam bile sonra olurum, bekleyip göreceğim vs vs…
Bu konuşmaların ardı kesilmeyecek elbette.
Lakin yeni yılda iki bin yirmiye eklenecek olan o “bir” herkes
için bambaşka değerler taşıyacağa benziyor.
Olunan yahut reddedilen bir aşı, biten bir vaka, sona eren bir
kısıtlama, çıkartıp atılan bir maske, özlemle beklenen bir
kavuşma…
Dileğim o ki bir olan Allah yeni yılımızda bizi bir ve beraber
eylesin. Çıkarsın bir bir her birimizi sahili selamete.
Amin…