Üniversite tercihleri başladı.
Evet gençler heyecanlı ama daha fazla heyecanlı olan anne ve
babalar.
Sevgili anne ve babalar, hiç şüphe götürmeksizin çocuklarınız
sizin aynanızdır.
Başka söylemle, evlatlarınızın yaptıkları doğru ya da
yanlışlar, bilin ki ağırlıklı olarak sizlerin doğru ya da
yanlışlarınızdır.
Şimdi bana kızacaksınız ama söyleyeceğim. Ana okulları var ya,
çocuklar için.
Bence memleketimize esas gerekli olan, ana baba okulları.
Anladığınız gibi elbetteki yetişkinler için. Biliyorum yine
kızacaksınız fakat bunu da söyleyeceğim.
Bizim ülkemizde ebeveynler çocuklara karşı
hatalılar.
Üstelik ailelerin eğitim seviyeleri ne olursa
olsun.
Aileler iyi niyetli mi? Evet, hem de sonuna kadar.
Unutmayın ki, iyi niyetli davranmak başka bir şey, doğru davranmak
daha başka bir şey.
Anne babaların hataları en çok da eğitim sürecinde yapılıyor.
Kimseden çekmediği kadar velilerden çekmiş bir öğretmen
arkadaşımın sözüdür, "Ne yaparsan yap ama anneleri karşına
alma".
Annelerle aramızdaki fiziki mesafeye sırtımı dayayarak, bu seferlik
arkadaşımın sözünü dinlemeyeceğim. Sevgili anneler maalesef hata
oranı annelerde daha fazla.
Üniversiteye giriş sınav sonuçları açıklandı.
Şimdi harıl harıl yerleşme araştırmaları yapılıyor.
Anne babalar söz konusu sınav sonuçlarının %50’si size, %25’i
çocuğunuza, geri kalanı da kadere, kısmete, talihsizliğe ve şansa
ait.
O nedenle çocuğunuzun yeterince başarılı olamadığına inanıyorsanız
ona kızmayın.
En azından hak ettiği kadar %25'lik serzenişte
bulunun.
Maalesef biz Türkler üniversiteyi geleceğin tek garantisi olarak
görüyoruz. Evet, üniversite iyidir.
Evet, benim çocuğum üniversite okuyor, demek güzeldir fakat daha
güzel olan başka bir şey var.
Benim çocuğum iyi bir insandır ve her halükarda hayatını kazanmayı
başarır. Eğer böyle diyebiliyorsanız ve dediğiniz de doğruyu
yansıtıyorsa, inanın bana en iyi anne baba sizsinizdir.
Sevgili anneler kırmızı elbisenizi giyip aynanın karşısına
geçtiğinizde, elbisenizi hiç mavi renkli olarak gördünüz mü?
Sevgili babalar ya da sizler kravatınızı? Göremezsiniz, çünkü ayna
aynen yansıtır.
Yani demem şudur, hiçbir kitapta parmak izi bulunmayan anne
ve babaların, çocuklarına, evladım kitap okuyun, demesi ne kadar
faydalı olabilir?
Veya bulduğu her fırsatta eline telefonu alan,
bilgisayarın başına oturan ebeveyn çocuklarına, telefonda ya da
bilgisayarda çok takılmamanın erdemlerinden söz etmesi ne kadar
yarar sağlar?
İlkokul mezunu anne babalar, açıktan lise okumanızın çocuklarınız
üzerindeki etkisini hiç düşündünüz mü?
Aynı şekilde lise mezunu anne ve babalar, sizi açık öğretim
üniversite okurken gören çocuklarınız üniversite sınavlarına daha
bir hevesle hazırlanmazlar mı?
Değerli anne babalar, inanın bana bu soruları benim için hayati
tehlike oluşturabilecek noktaya kadar uzatmak mümkün.
Tekrarlıyorum, çocuklarınız üniversiteye giremeyecekse, halen bir
meslek sahibi değillerse ve hayat başarıları konusunda kuşkularınız
varsa, büyük ölçüde sorumlusu sizsiniz.
Diğer söylemle, çuvaldızla kendinizi, iğneyle onları eleştirin.