Fatih Altaylı, orta boy dağları sen mi yarattın?

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com


Gel de üstad Sakallı Celal'i rahmetle, saygıyla, hayranlıkla ve sen ne büyük adamdın be abi, taa o günlerden bu günleri bilebildin, cümleleriyle anma.

Bir yıl dahi olmamıştır, Fatih Altaylı'yla ilgili kaleme aldığım bu üçüncü yazım.

Ha, her seferinde yazsam 20'yi de geçerdi. İşin özü ben yazmaktan utanmaya başladım ama Fatih Altaylı ukalalığın dibine vurmaktan, densizliğin gözünü çıkartmaktan, burnu büyüklüğün burnunu kırmaktan, kendi gibi düşünmeyen halktan insanları hakir görmeyi tavan yaptırmaktan, çok bilmişliğin suyunu çıkartmaktan, yazmaya devam etsem orta boy bir kırkayak ailesinin parmak sayısını geçecek, utanmadı.

Örnek mi?

İşte size 40 yıllık gazeteci, 30 yıllık televizyoncu, neredeyse memleketin bütün gazetelerinde, bütün televizyonlarında boy göstermiş “ duayen” medya mensubu Fatih Altaylı’nın, o eski TRT mikrofonlarıyla ağzına ağzına bulmayı hak ettiren inci danelerinden yalnızca iki tanesi. 

“A be beyinsiz! Fazla hakaret etmeyeyim bu beyinsiz bile sana iltifat olacak, yaşam formusun aslında. Bunları konuşmadığın için bugün elinde avucunda ne varsa Katarlılar'a falan satıyorsun, bunları konuşmadığın için pandemiyle ilgili acaba Çin'den mi aşı gelir, Amerika'dan mı, Almanya'dan mı gelir diye konuşuyorsun.Bunları konuşmadığın için böyle bir mesaj çeken ahmaklar sürüsüyle muhatap olmak zorunda kalıyoruz. Pandemi konuştuğumuz zaman diyorsunuz ki vay pandemi konuşmak için hangi mihraklardan emir aldınız?"

"Size kalırsa hiç konuşmamak lazım. Allah'tan sizi takmıyoruz biz. Çünkü adam olmadığınızı düşünüyoruz. O yüzden bizi seyretmeyin kardeşim gidin pandemi, ekonomi seyredin. Survivor falan seyredin, magazin programı seyredin."

Beni seyretmeyin asabımı bozmayın. Gerçekten sinirleniyorum. Sizlerle aynı havayı solumaktan dolayı mutsuz oluyorum. Çünkü gerçekten dünyanın kısıtlı kaynaklarını sizin gibilerin tüketmesine üzülüyorum.

Bunları konuşacağız biz çünkü belki sizin çocuklarınız insan gibi yaşarlar. Sizin çocuklarınız belki başka uluslarının sermayelerinin yanında çalışmak zorunda kalmazlar. Sizin için değil çocuklarınız için konuşuyoruz tamam mı aptallar?

Bu dengesiz, zehir zemberek, hakaretin 50 tonunu taşıyan, sokakta söylenseydi esaslı bir dayak sebebi sözler kimin için sarfedilmiş? Altaylı’nın ekmek parası, velinimeti, en azından velinimeti olduğunu düşünmesi gerektiğine inandığım bir izleyicisi için.

İyi de neden söylenmiş?

Fatih Altaylı’nın izleyicisinin teke tek programına sosyal medya aracılığıyla katılma girişimi üzerine.

Altaylı’dan ikinci perde:

“ Türkiye’nin sahibi onlar, biz misafir gibiyiz. Yakında bizi atacaklar buradan, öyle bir hal var. Son derece özgürler, hiçbir yükümlülükleri yok, hesap verme durumları yok, yasaklar onları bağlamıyor bizi bağlıyor" sadece bu kadar mı?

Hayır. Önüne gelenle kırmızı Mercedes’i ile övünen sonradan görme iş adamı edasıyla, her fırsat bulduğunda Galatasaray Liseli olduğunu insanların gözüne gözüne sokan Fatih Altaylı, nefret kusan, ırkçı, askerini ve memleketini aşağılayan sözlerini, ülkemizin son yıllarda terörle mücadelesindeki üstün başarısını da yok sayarak devam ettirdi.

“Açık söylemek gerekirse Türkiye'yi biz Suriye'ye savaşsız kaybettik. 4 milyon askerle gelip Türkiye'yi esir almış gibi görünüyorlar. Sokağa baktığımız zaman ortaya çıkan tablo bu"

Mübareğin atom bombasının kini dikiz aynasından dikizletecek son ego patlamasından nasiplenen Mesut Özil oldu. Ne dedi Fatih altaylı?

“Mesut Özil Cami imamı olarak mı geldi yoksa futbolcu mu?  Sürekli islami paylaşımlar yapıyor.” 

Fatih Altaylı, sana tek bir sorum var. Yıllardır futbolun içerisindesin. Hatta Galatasaray as başkanlığı da yaptın. Penaltıdan önce dua eden yüzlerce kaleci ya da saha içerisinde önemli dakikalarda dini davranış  sergileyen bir o kadar futbolcu görmüşsündür.

Onlar için o “bayramlık” ağzını açıp da bir kelime ettin mi? Etmedin çünkü onlar batılı modern hristiyanlar değil mi?

“Türkiye’de aydın geçinenler Doğu’ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak batılılaştıklarını sanırlar.”
“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur.”
“Meşrutiyeti getirdik olmadı, cumhuriyeti kurduk olmadı. Biraz ciddiyete ne dersiniz?”
“İnsanoğlunda zeka, midyedeki inci gibidir. Hepsinde bulunmaz”

Bunlar  ne mi?

Yazının başında andığım düşünür, Filozof Sakallı Celal’in (Celal Yalınız) 100 yıl öncesinden bugünün alacakaranlık aydınlarının röntgenini çeken sözlerinden bazıları.


Hazır gaza gelmişken bir sözde benden.

Biz ne zaman adam oluruz?

Bu ülkenin cafcaflı tabelaları olan okullarında okumuş,  birkaç yabancı dil bilen, halka tepeden bakan bazı gazetecileri, adam olduğu zaman.