İletişim ve Ekonomi bilimi, mutluluğun sırrı

iş hayatı,sosyal hayat veya evlilik hayatında mutsuz olan herkesin en önemli sorunları, "Ekonomik problemler ve iletişim eksikliği" İnsanlar maalesef ekonomik imkanlarını doğru yönetme ve iletişim, örneğin empati kurma konusunda bilgisizler.

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com

Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz, mutsuzuz, mutsuzsunuz ve mutsuzlar.

Özetle ben, sen, o, biz, siz ve onlar yani tamamı demeyeceğim ama neredeyse toplumumuzun tamamınnın çeyrek kalasına kadar olan kesimi mutsuz.

Elbette ki herkesin mutsuzluk kaynakları farklı fakat ortak noktaları da az değil. Mesela evlilik hayatında mutsuzluk. Mesela işte mutsuzluk. Mesela sosyal yaşantıda mutsuzluk...

Ya çözümler, tabii ki onlarda farklı farklı olmakla birlikte, yine de hepsini olmasa da çözümleri iki alanda toparlamak mümkün. Ne mi bu iki alan. Kesinlikle sır değil. Bana göre mutsuzlukların çözümü erken yaşlarda öğrenilen iletişim ve ekonomi biliminde yatıyor.

Kabul etmek gerekir ki mutsuzluk zincirinin en önemli halkası aileler. Dolayısıyla da çözüm aileden başlamalı. Her geçen gün parçalanmış ailelerle daha fazla karşılaşıyoruz.
Elbette evlilik ne kadar doğalsa, yürümeyen, özellikle de yürümeyeceği anlaşılan evlilikleri bitirmekte o kadar doğal.
Ama ortada da bir gerçek var, insanlar halledilebilir meselelerden daha Türkçe'si eften püften nedenlerden ayrılıp duruyorlar.
Boşanma sebepleri incelendiğinde, çiftlerin genelde iki temel nedenle ayrıldıkları gözüküyor.
Bu iki sebep aynı zamanda evliliklerini sürdürmeye çalışan fakat mutsuz olan ailelerin de en önemli sorunlarından.
"Ekonomik problemler ve iletişim eksikliği" şeklinde özetleyebileceğimiz bu sorunlar, çözülemediği ölçüde, mutsuz ya da ayrılan çiftlerle karşılaşmaya devam edeceğiz.

İnsanlar maalesef ekonomik imkanlarını doğru yönetme ve iletişim, örneğin empati kurma konusunda bilgisizler.
Günlük hayatımızda en başarılı olduğumuz alanlara baktığımızda karşımıza çocukluğumuz çıkacaktır.
Tıpkı en olumsuz özelliklerimizin kaynağının çocukluğumuz olduğu gibi.
O halde alınması gereken en önemli önlem ilkokullardan hatta okul öncesi yaşlardan başlayarak, eğitim sistemine iletişim ve ekonomi derslerini koymak olmalı.

İlkokul yaşındaki çocuklara öğretilecek ekonomi ve iletişim konularının seçimi büyük ölçüde eğitimcilerin alanına giriyor.
Ama yine de eğitim sistemini bilen bir iletişimci olarak düşüncelerimi aktarmak isterim.
Okul harçlığını planlı kullanma konusunda yetiştirilen çocukların gelecekte de gelirlerini verimli harcama adına başarılı olacaklarını düşünebiliriz.
Aynı şekilde, sıra arkadaşının kalemini kırdığında, karşısındakinin hissettiklerini anlamayı başaran öğrencinin yıllar sonra benzer empatiyi yakın çevresiyle de yapabileceğini iddia etmek yanlış olmaz.
Yani ekonomik ve iletişim bilimleri çocukluğun ilk yıllarından itibaren hayatlarına sokulmalı.
Böylelikle bazı bilgiler ileri yaşta öğrenilmiş ve unutulma potansiyeline sahip şeyler olarak değil, çocuklukta benimsenmiş alışkanlıklar olarak hayatlarında yerlerini alabilirler.
Sonuç olarak gelecekteki aile yapımızın iki bilim dalının eğitim sistemimize koyularak kurtulabileceğini iddia etmiyorum ama özümsenen ekonomik ve iletişimsel bazı davranışların faydaları da ortada.
Şöyle bir düşünün...

İletişim ve ekonomi çocuk yaşlardan itibaren eğitim sistemine sokulmuş ve aradan 20 yıl geçmiş. Ben değil de biz diyebilen, empati yapabilme yeteneğini özümsemiş bir çift.

Aynı aile gelirleri ellerine geçtiğinde oturup bir plan yapıyor. Gelirler ve kalem kalem giderler alt alta yazılıyor. Ardından elde kalan parayra bu ay hangi harcamaları yapabiliriz. Sonuçta denk bir bütçe.

Sorum şu, söz konusu ailede mutsuz olunabilecek şeyler epeyce azaltılmış olunmaz mı?

Evet gelirler az, ihtiyaçlar, özellike istekler fazla. Aynı şekilde mutsuz olunacak şeyler de çok. Bunlar doğru fakat doğru olan başka bir şey daha var.

Ne mi? Söyleyeyim.

Yeterince isterseniz her şey mümkün.