Siz hastasınız

Benim sözüm hastalıklı beyinlere, yemlenen kalemlere ve işporta tezgahını yönetemeyecek durumda olduğu halde partilerde yönetime getirilen, yenilen pehlivan psikolojisindeki siyasetçilere.

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com

Adı var mı bilmiyorum.

Varsa da o adı ben bilmiyorum.

Ama bildiğim bir şey var, siz gerçekten ciddi şekilde hastasınız.

Öyle ki, en ufak kötü şeyde, en ufak kötü olduğunu zannettiğiniz şeyde hatta en ufak kötü olmayan şeyde bile histerik gülücükler, kahkahalar ve çığlıklar atıp kendinizden geçiyorsunuz.

Düzgün muhalefet yapan herkesi, karşıt olduğu için muhalif ama düzgün yazan gazetecileri, muhalefet görevini düzgün bir şekilde yerine getiren siyasetçileri tenzih ediyorum.

Benim sözüm hastalıklı beyinlere, yemlenen kalemlere ve işporta tezgahını yönetemeyecek durumda olduğu halde partilerde yönetime getirilen, yenilen pehlivan psikolojisindeki siyasetçilere.

Tekrarlıyorum, beyler bayanlar siz hastasınız.

Erdoğan’ın, sadece yanlışlarına, sadece eksiklerine gülseniz, kahkahalar atsanız, sevinçten uçup kendinizden geçseniz anlayacağım fakat sizinkisi bu değil.

Siz hastalıklı gülüşünüzü Erdoğan’ın, Ak Parti'nin en doğru yaptığı şeylerde dahi sergilemeye çalışıyorsunuz.

Yetmedi, bilardocular bilir, sırf Sayın Erdoğan’ın damadı olduğundan, Türkiye için mucize sayılabilecek işlere imza atan Selçuk Bayraktar üzerinden banttan vuruyorsunuz.

Kaldı ki dünya tarihte görülmemiş bir süreçten geçiyor.

Yok yok yalnızca koronavirüs değil, dünya çok ciddi bir ekonomik krizden de geçiyor.

Tek kutuplu dünyanın tek kutup ülkesinin başını çektiği kapitalizimin kemikleri çatır çatır kırılıyor.

Hatta şunu da söyleyebilirim, söz konusu sistem ve ona bağlı ekonomik realiteler o kadar zor durumdaydı ki, koronavirüs geçici bir pansuman etkisi gösterdi.

Yetmedi bunların üzerine, göreceli olarak dünyadan daha iyi durumdaki Türkiye’ye, daha sonradan siyasi sonuçlarının devşirileceği ekonomik saldırı yapılıyor.

Bu durumda bile şahsi istikbaliniz için ya da kendimizce siyasi geleceğiniz uğruna bu memleketin, bu devletin ayağına çelme takmak için elinizden geleni yapıyorsunuz.

Bakın, bu memlekete, bu devlete dedim, çünkü mevcut şartlarda Erdoğan’a, Ak Parti'ye vurmak için yaptığınız her şey memlekete, devlete zarar yazılıyor.

Hatta, farketmediniz veya farkettiniz de umurunuzda değil, zarar yalnızca memlekete, devlete değil bizzat sizlere de yazılıyor.

Siz fırtınalı bir denizde yol almaya çalışan gemiyi alabora etmeye uğraşıyorsunuz.

Tamam gemide her şey doğru olmayabilir ama şu an sizde bu millette o geminin içerisinde.

Belki birilerinin atacağı can simidine ya da yüzücülüğünüze güveniyorsunuz. Eğer durum böyleyse vazgeçin.

Neden mi?

Türk tarihi başkalarının can simidine ya da kendi yüzme becerisine güvenipte denize atlayanların hazin sonlarıyla dolu.

Dünyanın süper gücü ABD de sağlık sistemi çökmüşken, siz üç kuruşluk üç-beş maske gecikmiş deyip hastalıklı kahkahalar atıyorsunuz.

Altın'ın bile varlık gösteremediği doların karşısında Türk Lirası değer kaybediyor, siz ciğerlerinizi patlatırcasına kahkahalar atıyorsunuz.

Bir devlet yetkilisi, oda komşularıyla birlikte kullandığı alana çardak ve şömine yapıyor, sizler çölde susuzluktan kıvrananların serap gördüğünde yaptığı gibi kahkahalar atıyorsunuz.

Beyler bayanlar, atın hastalıklı kahkahalarınızı.

Sergileyin pişkin gülümsemelerinizi.

Çünkü ancak elinizden o geliyor. Zannediyorsunuz ki biz gülelim millette bizimle güler.

Hayır öyle değil. Eğer milletin sizinle birlikte hareket etmesini istiyorsanız millete proje sunun.

Size yaklaşmasını istiyorsanız millete yaklaşın.

Size oy vermelerini istiyorsanız onlara güven verin.

Aksi halde yüzünüzde hastalıklı gülümseme, ruhunuzda eziklik, elinizde kocaman bir hiçle tarihin sayfalarında nizami yerinizi alırsınız.