YAZARLAR

Ali Erbaş Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanı değildir!

Sevgili okur, Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazından sonra ortalık yine karıştı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hutbede şöyle dedi: “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar!”

Cengiz Gülaç
Cengiz Gülaçcengizgulac@nethaber.com

Sevgili okur, Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazından sonra ortalık yine karıştı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hutbede şöyle dedi:

            “Vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar!”

            Ulusalcı/Kemalist çevreler bu ifadelerle Erbaş’ın Atatürk’e lanet okuduğunu iddia ettiler. Erbaş, Ahmet Hakan’a gönderdiği yazılı açıklamada kendisini şu sözlerle savundu:

“Vefat edene dua edilir, beddua değil… Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. “Uğramıştır” demedim, “Çiğnerse lanete uğrar” dedim.”

En son Sayın Cumhurbaşkanı da artık Ayasofya’nın hangi şartlarda müzeye çevrildiği konusunu tartışmayı bırakmalıyız dedi.

Cuma gününden beri bir kesim, artık duymaktan bıktığımız ezberlerini tekrar etmeye başladı:

“Diyanet İşleri Başkanı neden hutbede Atatürk’e dua etmedi? Neden filan yerde konuşurken Atatürk’ü övmedi? Bilmem ne sorusuna cevap verirken neden Atatürk’ün adı geçmedi…?”

Sanırsın Ali Erbaş Diyanet İşleri Başkanı değil de Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı!

Sevgili beyler, bayanlar…

Cumhuriyetimizi kuran kadrolara her vesileyle şükran duyan, rahmetle yad eden birisi olarak, Cuma namazında hocaların hutbede ne okuyacağına cumaya gidenler karar verse daha mantıklı olmaz mı?

Elbette ki Cuma hutbelerine siyaset bulaşmasın,

Elbette ki hutbeler nefret tohumlarının atılacağı yerler/zamanlar değildir,

Elbette ki Atatürk’ün kurduğu bir kurumun başında olan insandan en azından minnet duyguları beklenmelidir…

Ama Diyanet İşleri Başkanı ağzını her açtığında da Atatürk’e sadakat yemini etmek zorunda değildir!

Adam zina haram diyor…

Eyvah eyvah!

Adam eşcinsellik lanetlenmiştir diyor!

Aman Allah’ım!

Neyin haram, neyin helal olduğunu söyleyemeyecek ama her ağzını açtığında besmele yerine Atatürk’e sadakat yemini ederek başlayacak!..

Buradan bir önerim olacak:

Cuma hutbelerini Atatürkçü Düşünce Derneği hazırlasın! Valla!

                                          KAFAMDA DELİ SORULAR VAR!

Ali Erbaş diyor ya genel olarak vakfiyelerin sonu, vâkıfın bedduasıyla biter: “Bu vakfımı kimler amacı dışında kullanırsa Allah’ın, meleklerin, peygamberlerin, tüm Müslümanların laneti onların üzerine olsun”.

Ali Erbaş diyor ya “Geçmişi değil, bundan sonrasını kastettim. “Uğramıştır” demedim, “Çiğnerse lanete uğrar” dedim.”

Bundan sonra çiğneyen olursa lanetleyeceğimizi anladık.

Peki daha önce kim çiğnedi, çiğnendi mi?

Lanetleneceğini söylediği fiilin hangi zamanda işlendiğinin ne önemi var?

Ali Erbaş’ın beyanını esas almakla birlikte, Erbaş kızım sana söylüyorum gelinim sen anla taktiğini ustaca uygulayarak, bundan sonra yapacaklar sana söylüyorum ama daha önce yapanlar sen anla demeye getirdi desem niyet mi okumuş olurum?

Soru 1: Ayasofya Vakfiyesi’nde beddua var mıdır?

Soru 2: Bedduaya sebep olacak fiil işlenmiş midir?

Soru 3: İşlenmişse, ne zaman ve kim tarafından işlenmiştir?

Soru 4: Cuma hutbesini dert edinenler bu sorulara neden cevap vermez?

Başka sorum yok!

                                            İMANIN ŞARTI 7 DEĞİLDİR!

Sevgili muhafazakâr ablalar, muhafazakâr amcalar…

İmanın şartının 6 olduğunu bildiğinizi biliyorum. Atatürk’e hakaret etmek kimseyi cennete götürmeyecek! İmanın böyle bir şartı yok!

Dünya neredeyse Mars’a turistlik gezi düzenleyecek. Yapay zekâda gelinen seviyeyi anlayamıyoruz bile. Dünya nereye gidiyor, biz neleri konuşuyoruz?

Cumhuriyeti kuran kadrolara şükran duymak, rahmetle yad etmek kimsenin abdestini bozmaz, kimseyi dinden çıkarmaz!

Allah aşkına Atatürk tartışmaları bitsin artık!

Dünyada teknolojinin geldiği seviyeyi, konuşulan konuları anlayamıyorsanız bari en azından Libya’ya, Suriye’ye, Doğu Akdeniz’e bakın!

                                            OYUNA GELİYORSUNUZ

Erbaş’ın sözleri eski ezberleri tedavüle soktu dedik ya…

İstiklal Savaşı’nda kurtuluş için mücadele eden insanlara beddua eden, idam fetvası yayınlayan bir avuç vatan haininin söylediklerini yeniden gözümüze sokmaya başladılar.

Sanki bu ülkenin dindarları işgale direnmedi de bugünün ulusalcı kırması devrimci artıkları ülkeyi kurtardı!

Sakın unutmayın, algı gerçektir!

İstiklal savaşında mücadele den sayısız hocayı neden anlatmazlar? Sırf Meclis açılışı Cuma gününe denk gelsin diye bir gün ertelendiğini, dualarla açıldığını, savaş meydanlarında secdelere eğilen binlerce başı neden anlatmazlar?

Senin, benim, bizim yüzümüzden!

Bu ülke, tüm renkleriyle hepimizindir. Bu cumhuriyet Müslüman’a rağmen değil, müminlerin dualarının yüzü suyu hürmetine kurulmuştur.

Bu da böyle biline!

Yorumlar 7 Yorum