YAZARLAR

Bilip de bilmezlikten gelme aptallığı

Efendim edebiyatımızdaki “Tecahülü Arif” sanatını biliyorsunuzdur. Bilip de bilmezlikten gelme sanatı denir.

Cengiz Gülaç
Cengiz Gülaçcengizgulac@nethaber.com

Sözü yazdımdı da kalmış öbür entaride

            Va’diniz buse mi vuslat mı unuttum ne idi.

            Şairimiz sevgilisinin kendisine buse, öpücük mü yoksa vuslat, kavuşma sözü mü verdiğini unuttuğunu belirterek bildiği bir gerçeği bilmezden geliyor.

            “Ey şuh Nedima ile bir seyrin işittik

            Tenhaca varıp Göksu’ya işaret var içinde.

            Efendim bu beyitte ise sevgili ile Göksu’ya gezmeye giden de Nedim’dir, bunu başkasından işitmiş gibi söyleyen de Nedim’dir…

            Klasik dönem Türk edebiyatında tecahülü arif sanatına dair her biri birbirinden kıymetli sayısız örnek verebiliriz.

            Edebiyatta bilip de bilmezlikten, görmezlikten gelmenin edebi bir değeri vardır ama siyasette bilip de bilmezden gelmenin en naif ifadeyle karşılığı saflıktır! Edebiyatımızdan örnekler verdim diye kibarlaştım. Yoksa direkt aptallık veya mallık da diyebiliriz!

                                                                      *****

            Kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı Joe Biden’ın ocak ayında bir programda söyledikleri memlekette olay oldu. Adamın söylediklerini hiç bilmiyormuş gibi yapıp bir anda hepimiz olmasa da bir kısmımız angut şaşkınlığına büründü!

            Sanki ABD kırk yıldır PKK’yı desteklemiyor da yeni öğrenmişiz gibi yaptık!..

            Sanki ABD sadece yakın geçmişte PKK/PYD’ye 40 bin tır silah vermemiş de yeni fark etmişiz gibi yaptık!..

            Sanki ABD Erdoğan gitsin diye ülke içinde birilerini kendisine metres tuttuğunu bilmiyormuşuz da yeni öğrenmişiz gibi yaptık!..

            Sanki ABD 15 Temmuz hain işgal girişiminin azmettiricisi değilmiş de yeni anlamışız gibi yaptık!..

            Yazıyı ABD’nin yaptıklarıyla doldurmaya kalksam roman olur…

                                                                  *****

            Madem yazıya tecahülü arif sanatıyla başladık, “istifham sanatıyla”; soru sorma sanatının siyasetteki son hazin örneğiyle devam edelim…

            CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu evinden çıkarken gazeteciler kendisine Biden’ın açıklamalarını sormuşlar. Kemal Bey alışık olduğumuz üzere orta seviyede bir mizahla soruları cevaplamış!

Muhabir: Joe Biden Erdoğan’ı devireceğiz ve muhalefet unsurlarını kullanacağız demiş. Unsur siz misiniz?

Kılıçdaroğlu: Önce şu soruyu gerçekten sormak gerekiyor. 7 ay önce yapılmış bir açıklama ortada dururken bu ülkenin cumhurbaşkanı kimdi? Neden şimdi tepki veriyorlar?

Muhabir: Siz tepki göstermeyi düşünüyor musunuz?

Kılıçdaroğlu: Önce şu soruyu gerçekten sormak gerekiyor. 7 ay önce yapılmış bir açıklama ortada dururken bu ülkenin cumhurbaşkanı kimdi? Neden şimdi tepki veriyorlar?

Muhabir: Joe Biden PKK/YPG’yi destekleyeceğini söylemiş. Ne diyeceksiniz?

Kılıçdaroğlu: Önce şu soruyu gerçekten sormak gerekiyor. 7 ay önce yapılmış bir açıklama ortada dururken bu ülkenin cumhurbaşkanı kimdi? Neden şimdi tepki veriyorlar?

Muhabir: Biden 15 Temmuzu kendilerinin yaptığını ima ederek bu sefer Erdoğan’ı seçimle iktidardan indireceklerini söylemiş. Siz bu yüzden mi 15 Temmuz için “kontrollü darbe” demiştiniz?

Kılıçdaroğlu: Önce şu soruyu gerçekten sormak gerekiyor. 7 ay önce yapılmış bir açıklama ortada dururken bu ülkenin cumhurbaşkanı kimdi? Neden şimdi tepki veriyorlar?

Muhabir: Hamam böceğinin gözüne sabun kaçar mı?

Kılıçdaroğlu: Kaçmaz!

            Son derece önemli bir ulusal meseleye verilen cevapların ciddiyetiyle yazdıklarım arasında çok fazla bir fark yok aslında.

            Soruya soruyla cevap vermek bir ifade şeklidir. Doğru yerde, doğru zamanda kullanıldığında etkili bir yöntemdir. Hiç itirazım yok.

            Ama soruya soruyla cevap vermek bazen bir “ayıbı” örtmek için de kullanılır. Misal Cem Yılmaz’ın bir gösterisinde eşi tarafından yakalanan zaninin halini anlattığı gibi!

Kadın: Bilmem ne otelinin lobisinde bir kadınla görmüşler seni!

Zani: Kim söyledi ya?

Kadın: Kıvırma! Var mı böyle bir kadın?

Zani: Kim söyledi bunu, kim söyledi bunu, kim söyledi? Otur bir dakika. Hangi otel bana söyle bi, hangi otel?

(Cem Yılmaz: Erkeğin çalışma masasında don yakala, de ki bu kimin donu, “hangi don ya?” der! Ve suratına öyle bir ifade takınır ki sanki donun icadından haberi yok!)

            Sayın Kılıçdaroğlu, Biden ne zaman konuşmuş, kime konuşuş, neden şimdi gündeme gelmiş..?

            Allah aşkına ne önemi var?

            Hadi Türk siyasetine kasetli dalışınızı, ulusal meselelerdeki incitici duruşunuzu, HDP ile olan nikâhınızı, ABD’nin azmettiricisi olduğu 15 Temmuzu itibarsızlaştırmak için kontrollü darbe dediğinizi bilip de bilmezden gelelim!

            Ne kadar ciddi bir zanla karşı karşıya kaldığınızın farkında mısınız?

                                                           *****

            Bir Hristiyan ve bir Yahudi arkadaş birlikte yürürken aniden Hristiyan olan Yahudi’ye çaaattt diye tokadı patlatmış. Yahudi neye uğradığını bile anlayamadan şaşkınlıkla Hristiyan’a neden tokat attığını sormuş.

            Hıristiyan “Siz Hz. İsa’yı öldürmüşsünüz!” demiş.

            Yahudi, “İyi ama o 2 bin sene önceydi” diye cevap verince, Hıristiyan; “Ben daha yeni duydum!” demiş!

            Kemal Bey, farz edin Joe Biden’ın söylediklerini daha yeni duyduk! Suçüstü yakalananlar gibi soruya soruyla cevap vermeyin!

            Joe Biden’ın kullanacağı “unsur” siz misiniz?

            Bu “unsurlar” arasında arkadaşlarınız da var mı?

            Başka sorum yok. Kemal Bey’e gülmeye devam edebilirsiniz!

GÜNÜN FIKRASI

            Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olmasından korkuyorlar diyen Kemal Kılıçdaroğlu son yapılan iki cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkmaya cesaret edemediği gibi olası bir seçimde de aday olmayacak!

            Fıkra bitti!

            Evet evet! Kemal Bey’e gülmeye devam edebilirsiniz!

Yorumlar 16 Yorum