YAZARLAR

Eğer susacaksanız IBAN gönderin ederiniz neyse yatıralım...

Bırakın kampanya IBAN'larına para göndermeyi, asıl siz bize IBAN’larınızı gönderin... Satılık kalemlerinizin ve ipotek fikirlerinizin ederi neyse biz yatıralım, yeter ki fitne sıçratan mürekkepleriniz ve yılan dilinizle milletin arasına nifak sokmayın!

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polatmuhammetaffan@nethaber.com

Başlamadan önce hemen şunu söylemeliyim ki bugün birkaç dakika fazla vaktinizi alacağım ama emin olun yazının sonuna geldiğimizde birçok algıyı yıkmış birçok fitne bekçisinin de ağzının payını vermiş olacağız.

Müsaadenizle başlayalım…

Koronavirüs salgını Türkiye’de hızla yayılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Ulusa Sesleniş’ konuşmasının sonunda Milli Dayanışma Kampanyası başlatıldığını ve bu sıkıntılı süreçte ihtiyacı olan vatandaşlarımıza aktarılmak üzere yardım fonu kurulduğunu duyurdu.

‘’Komşusu açken tok yatan bizden değildir!’’ hadis-i şerifini hayatının merkezine almış olan milyonlarca yardım sever vatandaşımız az çok demeden elinden ne geliyorsa yardım yağdırmaya başladı.

Memleketin ekseriyeti bu şekilde fedakârca fakiri ve yoksulu gözetirken yine birileri iyiliğin önüne ‘kötülük’ setti çekmeye çalıştılar. Devletin milletten para topladığını çünkü hazinede kuruş dahi kalmadığını söylediler.

Gelin yazının hemen başında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin koronavirüs salgını sebebiyle vatandaşı mağdur olmasın diye attığı adımları tek tek sıralayalım.

Sıralayalım ki bu gibi şam şeytanları kendilerine müşteri bulamasınlar…

Öncelikle şu algıyı hep birlikte bozalım. Neymiş efendim devlet millete para vermesi gerekiyorken, milletten para dileniyormuş.

Bakın!

Devlet, koronavirüs sebebiyle vatandaşı açta açıkta kalmasın diye tam 2 milyon dar gelirli aileye biner lira nakdi yardım yaptı. Bu yaklaşık olarak 2 milyar lirayı doğrudan devlet kasasından milletin IBAN’ına aktarmak demektir…

Bu kadar mı? Hayır!

Bilindiği üzere halkın en az gelirli kesimi olarak hep asgari ücretle çalışanlar gösterilir. Devlet asgari ücretle çalışan vatandaşlarımıza da bu süreçte ‘’Ne haliniz varsa görün!’’ demedi. Tam 7 milyar lira ücret desteği sağladı.

Bitti mi? Bitmedi!

Türkiye’de yaklaşık 12 milyon emekli vatandaş var. Devlet, bu süreçte onları da göz ardı etmeyerek bayram ikramiyelerini erken dönemde yatırmak üzere ödenek tesis etti.

Kişi başı tam bin lira olan emekli ikramiyesi için kaynak sorunu yaşanmaksızın ödemeler hususunda derhal karar alındı. Bu yaklaşık olarak 12 milyar liranın doğrudan halkın cebine girmesi demek oluyor.

Başka?

Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakıflarına düzenli olarak aktarılan kaynak, memleketin en ücra köşesinde dahi açta açıkta vatandaş kalmasın diye tam 180 milyon liraya çıkarıldı.

Yine bu süreçte fedakarca görev yapan sağlık personeli de unutulmadı. Tüm sağlık çalışanlarının performans ödemelerinin 3 ay boyunca tavandan hesaplanması kararlaştırıldı.

Bu kaç para demek oluyor biliyor musunuz? Tam 4,5 milyar lira! Bu şekilde binlerce sağlık personeline doğrudan nakdi destek sağlanmış oldu.

Ayrıca Aile Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanlığı’nın belirlediği kriterlerdeki ailelere aktarılmak üzere ilave tam 2 milyar liralık bir kaynak tesis edildi.

Buraya sığdıramadıklarımı ayrı tutarak konuşuyorum, sırf benim şu yazdığım doğrudan nakdi yardımların toplamı kaç para biliyor musunuz?

Yaklaşık olarak 30 milyar lira!

Size daha garip bir şey söyleyeyim mi?

Hani şu iki de bir ‘’Devletin kefen parasını bile yediler!’’ dedikleri ihtiyat akçesi var ya…

O ‘ihtiyat akçesi’ yaklaşık olarak kaç para biliyor musunuz?

Taş çatlasa 40 milyar lira…

Yani sizin anlayacağınız bu hükümet, muhalefetin ‘’Yiyip bitirdiler!’’ dedikleri ihtiyat akçesinin neredeyse tamamını yalnızca 15 gün içerisinde milletinin cebine nakit olarak aktardı.

Üstelik bu memleket tüm bunların yanında yarın savaş olacakmışçasına savunma sanayisini ve diğer hayati faaliyetlerini de zerre-i miskal aksatmadı.

Şöyle düşünün…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm bu sıkıntılı vaziyet içerisinde bir yandan milyarlarca lira vatandaşa destek sağlıyor ayrıca Allah korusun, yarın savaş çıkacakmış gibi de savunma sanayisini yahut diğer hayati üretim faaliyetlerini aksatmıyor.

Banka kredi desteklerini, kira ödemelerinde esnek takvime geçilmesini, kaldırılan gümrük vergilerini, KOSGEB ödemelerinin ertelenmesini, ihracatçılara yapılan stok finansmanını, bu süreçte sıkıntıya düşen sektör firmalarının ertelenen SGK primlerini ve diğer tüm dolaylı ekonomik yardımları da sayarsak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sırf bir ayda milleti için harcadığı rakam iki hatta üç ihtiyat akçesine bedel bir rakama ulaşıyor.

Bakın, Sağlık Bakanlığı’nın millete ücretsiz olarak sunduğu fakat Amerika dahil birçok ileri gelmiş batı ülkesinde binlerce euro ve dolara yaptıramayacağız virüs tespit ve tedavi hizmetlerini hiç söylemiyorum bile…

İşte tüm bunları IMF’nin kapısının önünden dahi geçmeden kendi ekonomik gücüyle yapan devlet, sosyal hayatın normal gidişatını aksatmamak için Milli Dayanışma Kampanyası başlatınca birileri hemen kem küm etmeye başladı.

Şunu açıkça ifade edelim. Koronavirüs gibi salgınların uzun süreli hasarının altından dünyanın hiçbir devleti kalkamaz. Devletin yapabileceği yardım her ülkede bir yere kadardır. Bu sebeple milli dayanışma bu tür zamanların olmazsa olmazdır.

Böylesi kriz anlarında devletin üzerine düşeni yapıp milletten de üzerine düşeni yapmasını beklemesinden daha doğal hiçbir şey yoktur.

Gelgelelim bu yardım kampanyası belki de Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde en mantıklı gerekçeyle düzenlenen yardım kampanyasıdır…

Neden böyle söylüyorum?

Yahu bu memleket Atatürk büstü yaptırmak için başlatılan yardım kampanyaları gördü.

Ha!

Hiçbir şehrimiz Atatürk heykelsiz kalmasın diye binlerce lira yardım toplanan o günleri hatırlamak dahi istemeyenlerin bugün bu kampanyaya dil uzatması da manidar tabi…

Allah aşkına siz zaten ne zaman bu milletin faydasına bir işe hissedar oldunuz ki?

Bu devlet FETÖ ile savaştı, FETÖ’nün eline tutuşturduğu kâğıt parçalarını kürsüden belge diye sallayan bir adamın kayığına binip millete sırtınızı döndünüz.

Bu devlet PKK ile savaştı, PKK’nın ne kadar kravatlı teröristi varsa toplayıp meclise soktunuz ve bununla ‘’Beraber iyi salladık!’’ diyerek övündünüz.

Bu devlet milli irade düşmanı vesayetle savaştı, gazetelerinizden ordu(!) seviciliği yaparak ‘’Ordu göreve!’’ sloganları attınız.

Biz her zor dönemde ne zaman size baksak ya bizi hançerlemek için arkamızda ya da düşmanımızın yanında karşımızda oldunuz.

Şimdi yazdığınız gazetelerden, çıktığınız televizyonlardan ‘’Bizden zırnık yok!’’ safsatasını bağırıp aklınız sıra devleti eleştiriyorsunuz.

Emin olun bu millet zaten sizin kiraya verdiğiniz kalemlerinizden, siyasi ve maddi çıkarlar uğruna ipotek ettiğiniz fikirlerinizden kazandığınız paraları kabul etmeyecektir…

Hatta bırakın kampanya IBAN'larına para göndermeyi asıl siz bize IBAN’larınızı gönderin...

Satılık kalemlerinizin ve ipotek fikirlerinizin ederi neyse biz yatıralım, yeter ki fitne sıçratan mürekkepleriniz ve yılan dilinizle milletin arasına nifak sokmayın!

Çekinmeyin sakın ha! Gönderin IBAN'larınızı...

Aramızda 'üç beş kuruşun' lafı olacak değil ya...

Yorumlar 11 Yorum