YAZARLAR

Hangi Atatürk?

Cumhuriyet’in ilk sözlüklerini yazanlar ‘Kemalizm’ kelimesinin karşılığına 'Türk’ün dinidir' yazsalar da ‘Kemalizm’ bir din değildir.

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polatmuhammetaffan@nethaber.com

Öncelikle şu konuda anlaşalım. Bu kardeşinizin kaleminden herhangi birinin kıymet verdiği değerine hakaret eden tek bir kelime bile okumayacaksınız.

Bize bu üslupla yaklaşana hakkettiği cevabı verecek lakin yine de onların seviyesine inmeyeceğiz.

Ha!

Bu demek değildir ki haksızlığa eyvallah, yanlışa inşallah diyeceğiz…

Asla!

Ortada bir yalan varsa, ortada bir haksızlık varsa önce biz dillendireceğiz. Hakkı yenenin kim olduğuna bakmaksızın haklıdan evvel hakkı savunacağız!

Çünkü biz böyle öğrendik…

Gündemin meselelerini aynı bu şiarla takip ediyorum. Yorumlarımı hakka zeval getirmeyecek kıstaslarla sınırlandırıyorum.

Mesela, 10 Kasım ve Atatürk meselesi…

Cumhuriyet’in ilk sözlüklerini yazanlar ‘Kemalizm’ kelimesinin karşılığına 'Türk’ün dinidir' yazsalar da ‘Kemalizm’ bir din değildir.

Tartışılabilir…

Eleştirilebilir…

Hatta kabul edilmeyebilir...

Zihinlere pranga vuracak halimiz yok ya…

Mesela harf inkılabı beğenilmeyebilir.

Kılık kıyafet değişikliği ’Terakki batının donunu giymekle tesis edilmez’ denerek eleştirilebilir.

Hakaret edilmediği sürece medeni insanlar gibi ‘laiklik’ hakkında Mustafa Kemal gibi düşünülmeyebilir.

Herkes Mustafa Kemal gibi düşünmek zorunda mı?

Pek tabii hayır…

10 Kasım’da öyle…

09.05’te ayağa ‘kalkmamak’ saygısızlık değildir. Ayağa kalkmayanı ‘vatan haini’ ilan etmekse yobazlığın daniskasıdır.

Ha!

Kalkan varsa da…

Ayak onun, fikir onun.

Bize ne?

Bu ülkede herkes inandığı gibi yaşamak hususunda özgür değil mi?

Keşke öyle olsa…

Türkiye’de öyle bir kesim var ki, namaz kılmaz lakin ezana karışır.

Oruç tutmaz iftara karışır.

Kurban kesmez hayvana karışır.

Hacca gitmez tavafa karışır.

Zekât vermez miktara karışır.

Camiye gelmez fakat camide okunan hutbeye bile karışır…

Daha ileri gideni de var.

Şu ‘Atatürk’ diye kitap yazıp Atatürk’ün leblebiyi nasıl havada yakaladığını anlatan ve bu sayede bir gecede milyoner olan tüccar yazar var ya…

Ha işte o geçen gün bir yazısında aynen şöyle söylemiş: ‘’19 Mayıs’ta 23 Nisan’da 30 Ağustos’ta 29 Ekim’de Mustafa Kemal Atatürk’ü yok sayan 10 Kasım için Cuma hutbesinde bir Fatiha bile okumayan diyanet… Türk milletinin diyaneti olamaz. Yurtsever din adamlarımızı tenzih ediyorum… Bu diyanetin arkasında namaza durulmaz…’’

Tamam!

Her dediğine eyvallah…

Peki söyle bakalım imamlar hangi Atatürk’e Fatiha okusunlar?

Meclis açılışında şeyhlerin, cübbe ve sarıklı din adamlarının huzurunda ellerini semaya açıp dualar eden Atatürk’e mi?

‘’Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler memleketi olamaz.’’ diyen Atatürk’e mi?

Yoksa İslam dininin mukaddes kitabı Kuran’a, ses kayıtları mevcuttur, ‘Gökten indirildiği sanılan’ diyen Atatürk’e mi?

Siz buna karar verin söz veriyorum ben de elimden geldiğince ne gerekiyorsa yapmaya hazırım!

Yorumlar