YAZARLAR

Süleyman Soylu'nun istifa ederek başardıkları ve AK Parti'de yaşananlar

AK Parti seçmeni, 15 Temmuz'dan sonra ilk defa Süleyman Soylu'nun istifasıyla birlikte, PR'sız, reklamsız, çağrısız ve duyurusuz bir şekilde refleks verdi.

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polatmuhammetaffan@nethaber.com

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 12 Nisan Cuma akşamı verdiği istifası, 11 seçim üst üste kaybedenlerin yüzsüzce milletin karşısına geçtiği, 20 yıl sonra belediye kayıplarına sebep olarak beceriksizliğini tescilleyen yöneticilerin makam hırsıyla mevki işgal ettiği Türk siyasetine yeni bir seviye ve ahlaki duruş getirdi.

Ben daha önce yaşanmış böyle bir olay bilmiyorum. Varsa da hatırlamıyorum.

Bir siyasetçinin yaşanılan olumsuz tablodan sorumluluk çıkararak hatayı kabul etmesi, bununla da kalmayıp mevki hırsıyla yanıp tutuşan birçok ismin elde etmek için bütün varlığını feda edebileceği bir makamı bizzat kendi isteğiyle terk etmesi bize hep uzak gelirdi.

Bu tür hikayeler hep Japonya menşeili olarak anlatılır, imrenilirdi.

Acı ama maalesef öyle...

Fakat Süleyman Soylu, soyadına yakışır bir duruş sergileyerek ''Bir hata varsa sorumluluk bendedir! Bedel ödenecekse ben öderim!'' dedi ve istifasını sundu.

Hemen peşine millet, belki de Erdoğan'dan sonra hiç kimseye nasip olmayacak dediğimiz bir desteği Soylu'ya vererek, ''Sen onurlu ve gururlu bir adam olduğunu ispat ettin! Evet, hata olabilir. Lakin mühim olan halis niyettir. Senin bu memlekete sağladığın ve sağlayacağın fayda, yasağın ilan edildiği akşam yaşananlardan misliyle fazladır. O sebeple bizim vicdanımızda istifan kabul görmemiştir!'' dedi.

İki saatten kısa bir sürede tam iki milyon destek twiti atıldı.

Vatandaşlar, Soylu'nun istifasının kabul edilmemesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a milyonlarca mesaj yağdırdı.

Yalnızca bir saat içinde yine halkın kendi kendine yaptığı bir organizasyonla insanlar camlara döküldü ve Süleyman Soylu'ya destek olduklarını göstermek için alkış tuttu.

O gece itibariyle Süleyman Soylu, birçok seçilmişten kat be kat fazla meşruiyet kazandı.

Lakin...

Süleyman Soylu'nun istifa ederek başardığı başka bir şey var ki AK Parti bunu yıllardır denemesine rağmen bir türlü başaramıyordu.

AK Parti seçmeni, 15 Temmuz'dan sonra ilk defa Süleyman Soylu'nun istifasıyla birlikte, PR'sız, reklamsız, çağrısız ve duyurusuz bir şekilde refleks verdi.

Bu çok önemli...

AK Parti'yi yaklaşık 20 yıldır iktidarda tutan milyonlarca seçmen son iki üç senedir siyasi olaylara tepkisiz kalıyordu. İBB seçimlerinin kaybedilmesi bile neredeyse beklenen bir durum gibi karşılanmıştı.

Fakat Süleyman Soylu'nun istifası, AK Parti seçmenin hala siyaset gündemine tepki verdiğini, verebildiğini gösterdi.

Buradan şunu anladık ki seçmenin gönlünü kazanmak için oy sandığından vekil olarak çıkmak yetmiyormuş.

Vatandaşın gönül sandığına girebilmek için hasbi olmak lazımmış, samimi olmak lazımmış, gayretli olmak lazımmış...

Soylu'nun AK Parti tabanında gerçekten büyük bir karşılığı var. Bunu herkes görmüş oldu.

Yine acı bir gerçek ki maalesef AK Parti'de halkın bizzat desteğini alabilecek insanlar her geçen gün azalıyor.

O sebeple olacak ki Süleyman Soylu'nun istifasını duyan bazı yakınlarım ''Yahu seçim kaybetmiş gibi üzüldük...'' dediler. 

Ki bence halkın kalbini kazanmış isimleri kaybetmek seçim kaybetmekten çok daha kötüdür...

Gelin o gece neler yaşandığına kimlerin ne tepki verdiğine şöyle bir yakından bakalım...

Mesela o gece istifa mesajını görür görmez 'Cumhurbaşkanımızın takdiridir' diyerek hakikati söylemeye çekinen 'sistem adamları' vardı.

Halbuki Erdoğan bizzat ''Karşınızdaki para babası da olsa, Cumhurbaşkanı da olsa hakikati konuşun!'' diye tembihlemişti.

İşte o gün tam da Erdoğan'ın söylediğini yapma günüydü. Süleyman Soylu'nun istifası kabul edilmemeliydi ve doğru olan, bunu haykırmaktı.

Çünkü terör örgütleri sevindirilmemeliydi...

O birileri bu söylediklerimi değil yarın oturacakları makamları tahayyül ederek ''Ya Cumhurbaşkanı istifayı kabul ederse...'' diye düşünmeye koyuldular.

Fakat milletin basireti ve Cumhurbaşkanımızın itidalli tavrından sonra istifa geri çevrilince Süleyman Soylu güzellemesi yapmaya başladılar.

Bu acizliktir!

Eğer bir meselenin doğrusunu ve yanlışını biliyorsanız, üstünüz, amiriniz ve hatta Cumhurbaşkanı ne der diye düşünmeyin. Çıkın ve hakikatin kuvvetine inanarak hakikati savunun!

Aksi takdirde siz korkaksınız demektir...

Bu söylediklerimi Soylu'yu, AK Parti'nin veya Erdoğan'ın önüne geçirmek gibi yorumlayanlar olacaktır, ki maalesef var, bu ahmaklıktan başka bir şey değildir.

Neyin rahatsızlığı bu anlamadım...

Partiye birçok medyatik isimden çok daha fazla faydası dokunmuş bir bakanın halktan aşırı sevgi duyması birilerini neden rahatsız ediyor?

Bırakın siyasi ayak oyunlarını ve bununla mutlu olun.

'Nerede hata yaptık?' diye soruyordunuz ya işte! Ha işte buyurun size en güzel cevap...

AK Parti birçok konuda eleştiri alırken Süleyman Soylu, tam iki saat içinde bizzat halkın desteği ve Cuhmurbaşkanımızın teveccühü ile görevine iade edildi.

Bugün, Erdoğan'ı hariç tutarak konuşuyorum, istifa edip de saatler sonra mahalle aralarında bile göreve iadesi için alkışlanacak bir isim daha gösterebilir misiniz?

Bu partiden kimler kimler ayrıldı...

Hangisine böyle bir tepki verdi bu millet?

Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve ismi bile hatırlanmayan niceleri...

Fakat bu millet feraset ve basiretiyle kime sahip çıkacağını ne kadar iyi bildiğini bir kez daha gösterdi.

Tüm bunlara rağmen AK Parti içinden birileri, hamaseti en yüksekten kasarak Soylu'yu sorumsuz davranmakla itham etmeye kalktı. 

İsim vermeyeceğim zira, adını söylesem kim olduğunu dahi tanımayacağınız kadar halktan kopuk insanlar bunlar.

Siyasi hayatı boyunca bedel ödememiş olanlar, makamı mevkiyi bir gecede aklından silip sorumluluk kabul eden Süleyman Soylu'ya rest çekmeye kalktılar.

Üstelik bunu Erdoğan'ın gölgesinde yapacak kadar da alçaldılar.

Onlara şunu söylemeliyiz ki:

Merak etmeyin! Bu millet kime ne kıymet vereceğini çok iyi bildiği gibi kimin yalaka, kimin faydasız, kimin kralcı olduğunu da çok iyi biliyor. Erdoğan'ın da Soylu'nun da sizin gibilerin desteğine ihtiyacı yok! Gölge etmeyin başka ihsan istemez...

Günün sonunda ne oldu ya?

Ne oldu!...

Her şey olup bitecek, sis bulutu dağılınca da makamlarda hep siz oturacaksınız, yalakalıklarınız hep yanınıza kar kalacak sanıyordunuz değil mi?

Şunu o hırsla bürünmüş gözlerinizin arkasındaki cücük kadar beyninize sokun!

İki gün önce sizin oyununuzu ne medya, ne algı, ne de başka bir şey bozdu...

İki gün önce siz ve sizin gibi günün adamları, önce aziz milletimizin ferasetinden sonra da sayın Cumhurbaşkanımızın sizin gibi yalakalara fırsat vermeyen tavrından okkalı bir tokat yedi...

Umarım akıllanırsınız...

SON NOT:

Süleyman Soylu'nun erdemli bir davranış göstererek istifa etmek istemesi ne kadar takdir edilecek bir davranış ise Erdoğan'ın devletimizi böyle onurlu bir insanın hizmetlerinden mahrum bırakmaması en az o kadar liderlik gerektiren bir karardır.

Dik duran adamlar, dik duran adamlara omuz verecek! İnanın... Bu kirli devran böyle böyle tersine dönecek! Yalakalığın, adam kayırmanın önü böyle kesilecek! Erdoğan'a dik durduğu ve liyakat ehli insanlara dayanak olduğu için teşekkür etmek boynumuzun borcudur.

Yorumlar 1 Yorum