YAZARLAR

Yavuz Ağıralioğlu’nun Öz İyi Parti’si…

Akşener siyaset sahnesinde kötü polisi, Ağıralioğlu ise toplum nezdinde iyi polisi oynamaya çalışıyor...

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polatmuhammetaffan@nethaber.com

Çok iyi seçilmiş bir isim...

Örtülmek istenen kirli tablonun üstüne çekilmiş harika bir perde de denebilir kendisi için.

Öyle ki bazen yaptığı açıklamaları okuyup dinlediğimde ‘’Herhalde Meral Akşener’le ve İYİ Parti’yle hiçbir alakası kalmadı.’’ diyesim geliyor.

Aslında manzara tam olarak şu:

Akşener siyaset sahnesinde kötü polisi, Ağıralioğlu ise toplum nezdinde iyi polisi oynamaya çalışıyor.

İYİ Parti daha kurulurken dahi, MHP’den oy alıp alamayacağı, HDP ile iş birliği yapan bir CHP’nin yanında yer almanın hedef kitle olarak belirlenen muhafazakâr oyları etkileyip etkilemeyeceği soru işaretiydi.

Bu duruma bir çözüm bulmak istediler ve siyaset gündemimize Yavuz Ağıralioğlu girdi.

Ülkücü camiaya tanıdık fakat toplumun ekser kısmına yabancı bir isimdi.

Söylemleri yumuşak ve AK Parti düşmanlığı içermeyecek şekildeydi ki hala öyle.

Tam olarak görevi ne diye soracak olursanız İstanbul Milletvekili olan Yavuz Ağıralioğlu, ilk önce partisinin grup başkanvekiliydi, daha sonra parti sözcüsü konumuna getirildi.

Bana kalırsa asıl görevi, Akşener’in siyasi hesaplar uğruna atmak zorunda kaldığı ve seçmen kitlesini bir hayli rahatsız edecek olan adımları gölgelemek…

Parti sözcülüğüne getirilmesinde de bu konuda mahir olmasının önemli bir payı olduğunu düşünüyorum.

Gelin size anlatmak istediklerimi güncel bir örnekle aktarayım.

Geçtiğimiz günlerde PKK’nın meclisteki yüzü Demirtaş, cezaevinden Meral Akşener’e bir çağrıda bulunmuştu.

Demişti ki, ‘’Dışarıda olsaydım bir sabah Başak ile birlikte Meral Hanım’ın kapısını çalar ve ‘Kahvaltıya geldik’ derdim.’’

İnanabiliyor musunuz, Türkiye sınırları içerisinde terörden yargılanan birisi ‘ülkücü’ geçinen birisine kahvaltıya gitmeyi planlıyor.

Demirtaş’ın Bahçeli’ye aynı teklifi yapabilme ihtimali dahi olabilir mi?

Ama ‘ülkücü’ Akşener’e olabiliyor işte…

Neyse konu bölünmesin.

Akşener’in cevabı ne oldu bu açıklamaya?

Noktasına virgülüne dokunmadan aktarıyorum:

‘’Kan davalınız bile olsa kapınızı çaldığı zaman içeri alırsınız…’’

Tepkiler çığ gibi büyüdü. Büyümeyecek gibi değil ki…

Siz bir ‘ülkücüye’, ‘’Daha durun başkan aponun heykelini dikeceğiz, heykelini!’’ diye bağıran Demirtaş’ı, kapısına gelmesi durumunda memnuniyetle içeri alacağını söyleyen bir Akşener’i nasıl anlatabilirsiniz, nasıl kabul ettirebilirisiniz?

Anlatamazsınız da kabul de ettiremezsiniz...

İşte tam bu noktada her zaman olduğu gibi Yavuz Ağıralioğlu devreye girdi.

Ama nasıl?

Klasik bir parti sözcüsü gibi mi?

Hayır.

Peki ya ne dedi?

Akşener'in kirli ittifak hesapları sebebiyle söyleyemediklerini yumuşata yumuşata ''HDP Türkiye partisi olursa..'' gibi yıllanmış söylem kıvamına getirerek durumu kıvırmaya çalıştı.

Devamında da tüm bu yaşananları Demirtaş’ın PR çalışması olarak yorumladı.

Başlığa boşu boşuna ‘’Yavuz Ağıralioğlu’nun Öz İYİ Parti’si’’ yazmadım. Çünkü yaptığı açıklamaların İYİ Parti ve Akşener ile uzaktan yakından alakası yok.

Demirtaş’ın sözlerini samimiyetle karşılayan kim?

Kendi genel başkanı...

Fakat ona göre bu durum, Demirtaş’ın PR çalışması...

Yersen...

‘’E o halde genel başkanınız bu PR çalışmasına ne diye hizmet etti?’’ diye soruyorsunuz…

Fakat Ağıralioğlu, Akşener’in auta çıkan topunu yeniden oyuna sokmak için bir çırpıda sözü vatan, millet edebiyatına getirip, ‘’Yıllardır burası kahvaltılarına babasız oturan yetimlerin ülkesidir." diyor.

Vallahi Yavuz Bey, biz o sofraları da o yetimleri de yakından görüyor acılarına ortak oluyoruz.

Siz bu sözleri kameralar karşısında bize değil, HDP’yi ‘Kürt siyasi hareketi’ olarak gören genel başkanınıza anlatsanız daha isabetli olacak…

Zira böyle devam ederseniz kısa zamanda var olan saygınlığınız, Akşener gibi HDP’nin ‘çukur siyaseti’nde kaybolup gidecek.

Siz bunu arzu etmeyecek kadar akıllı birisiniz…

Yorumlar 8 Yorum