Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Dün Hadi Özışık'ın Youtube kanalında konuşurken, Ekrem İmamoğlu
hakkında yazılan "Kahraman'ın yolculuğu"
kitabından bahis açıldı.
Ben, "İstanbul seçimlerini alarak kahraman
olunmuyor" dedim, ağabeyim Hadi Özışık ise "O'nu
konuşarak ve yazarak siz kahramanlaştırdınız" dedi.
Siz derken, içine beni de katarak bizim mahallenin medyasını
kastediyor tabi. Bu konuda diyeceklerimi Hadi Özışık'a söyledim ama
burada da diyeceklerim var.
Adaylığı döneminde programlarına çağırıp aşağılamaya çalışanların,
İmamoğlu'nun hanesine önemli puanlar yazdırdığını kabul ediyorum.
Ancak bana göre CHP adayına İstanbul'u kazandıran asıl şey,
siyasetçilerin verdiği demeçlerdir.
Niyesini anlatayım izninizle...
Şimdi ben size, "Bu ülkede CHP- HDP ve İYİ Parti'ye oy
veren ciddi bir kesimin en çok nefret ettiği iki isim
sayın" desem kimlerin ismini sayarsınız?
Bir; Recep Tayyip Erdoğan...
İki; Süleyman Soylu dersiniz değil mi?
Bahsini ettiğim kesimin içindeki bu nefret yeri geldiğinde onları
vatan ve millet düşmanlığına kadar sürükleyebiliyor.
Erdoğan ve Soylu PKK ile mücadele ediyorsa, bir dakika düşünmeden
PKK'lı oluyorlar. Erdoğan ve Soylu Fetö ile mücadele ediyorsa, bir
dakika tereddüt etmeden Fetö'cü oluyorlar.
Erdoğan Yunan ile bir mücadeleye girdiğinde
"Yunan" olabiliyor, Erdoğan "Sözde
soykırım" dediğinde "Türkiye soykırım
yaptı" diyebilecek kadar alçalabiliyorlar.
Şimdi söyleyin bana kardeşim.
Bu iki ismin; yani Erdoğan ve Soylu'nun "Türkiye'nin beka
meselesi var" diyerek İstanbul'da seçim kampanyası
yaptığını ve seçim kampanyası yaparken de CHP
adayının ismini zikrettiğini gören bu kesim, sizce kime oy
verirdi?
Pek tabi ki Ekrem İmamoğlu'na değil mi?
"Seçim geçti gitti diyeceksiniz" ama bana göre
geçip gitmeyen bir şey var. O şey, aynı hatanın hala inatla ve
ısrarla devam ettiğidir.
Bakın; dikkat ederseniz, Ekrem İmamoğlu gündemden düşmemek için,
daha doğrusu gündeme gelebilmek için her yolu mubah görüyor. Son
bir ayda Erdoğan'ın ve Soylu'nun gündemine girebilmek için neler
yaptığını hep beraber izliyoruz.
Hangisini sayayım ki...
"Haydarpaşa Garı" dedi, "Esenler
Otogarı" dedi. Yetmedi Metrobüs kuyruğu ile, o da yetmedi
"üst geçidi parala hale getirme yöntemi" ile
gündeme gelmeye çalıştı.
Bunlardan ekmek çıkmayınca kulvar değiştirdi.
Kâh; Almanya'ya gidip Türkiye'yi şikâyet etti, kâh; Cumhuriyet
Bayramı kutlamalarında smokin giydi. Kâh; İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nde görev yapan alanındaki en başarılı isimleri mezarlık
görevlisi olarak görevlendirdi, kâh; "temel
atmama" törenleri düzenledi.
"Benim aslında Erdoğan'dan bir farkım yok"
dedirtmek için şair olup şiir okurken, "Bak ben ondan çok
daha farklıyım" dedirtebilmek için orkestra bile
yönetti.
Bütün bunları sadece ama sadece dikkat çekmek ve Erdoğan ile
Soylu'nun gündemine girebilmek için yaptı.
Ve maalesef istediğini de elde etti.
Önce Sayın Süleyman Soylu Almanya'daki konuşmadan dolayı
"Ahmak" diyerek gittikçe sıradanlaşan kişiyi
gündeme getirdi. Ardından da Cumhurbaşkanı, "Bazıları temel
atmama töreni düzenliyor" diyerek gündemin merkezine
oturttu.
Üstüne bir de "Kahraman'ın yolculuğu" kitabı
çıkınca herkes yine ve yeniden icraatı sıfır bir adamı durduk yere
konuşmaya başladı. Açın tüm televizyonlara bakın. Türkiye'nin son
bir haftasını Ekrem İmamoğlu'nu konuşarak geçirdiğini
göreceksiniz.
Ben bu stratejik hataların neden ve nasıl yapıldığını anlamıyorum.
Gerçekten anlamıyorum, kafam basmıyor!
Yani Cumhurbaşkanı'na bakıyorum.
Öyle icraatlar yapıyor ki dünyayı ayağa kaldırıyor.
Bir yanda Trump, diğer yanda Putin, beri yanda Merkel, öte yanda
Macron. Daha da ileri bakarsan İngiltere, İsrail, Yunanistan, Suudi
Arabistan, İran, Finlandiya, Norveç, İsveç, Belçika ve daha
niceleri sabahtan akşama kadar Erdoğan'ı konuşuyor.
Cumhurbaşkanı bütün bunlarla muhatap olurken aniden hepimizi
şaşkına çevirecek bir şey yapıyor. Asla ve kat'a muhatap almaması
gereken Ekrem İmamoğlu'nu muhatap alıp aklını
zikrediveriyor.
Aynı şey İçişleri Bakanı için de geçerli...
Abartısız söylüyorum; Türkiye'nin belini terörle bükmek isteyen
dünya devletlerini adeta dumura uğratıyor. PKK'ya karşı
mücadelesiyle ülke sınırları içinde efsane olurken, ülke dışında
teröre destek veren ülkeleri çılgına çeviriyor.
"DEAŞ'lıları ülkelerine göndereceğim" diyerek
kurduğu küçücük bir cümle ile bütün dünya devletlerini ayağa
kaldırıyor, uluslararası medyada haber konusu oluyor.
Sonra aniden bütün bunları bırakıp "Ekrem
İmamoğlu" deyiveriyor!
Ekrem İmamoğlu'na oy verenler dahi, "Bundan bir şey olmaz,
fıs çıktı" demişken, Canan Kaftancıoğlu açıktan savaş ilan
etmişken ve CHP Genel Merkezi kendisine sırt dönmüşken, sizce bu
konuşmalar nasıl bir etki uyandırıyor biliyor musunuz?
Yukarıda sorduğum soruyu tekrar hatırlatayım.
Erdoğan ve Soylu mücadele ettiği için PKK'lı olan, Fetö'cü olan
kesim Erdoğan ve Soylu eleştirdiği için bir kez daha
“Ekremci” oluyor!
Bilmem anlatabildim mi?
Ha...
Birileri "Siz gazeteciler de bu adamı yok sayın, haberini
yapmayın" diyor. Yok öyle bir dünya kardeşim.
Cumhurbaşkanı'nın, İçişleri Bakanı'nın, bakanların, vekillerin
adını andığı birini haber yapmamak, yok saymak mümkün mü?
Kaldı ki bizim yazmamızla siyasetçilerin isim anması arasında
dağlar kadar fark var. Cumhurbaşkanı bir önceki seçimde Meral
Akşener'in adını anmadığında sonucun ne kadar olumlu olduğunu
gördük.
Siyasetçilerin ismini andığı kişi popüler olur, gazetecilerin
ismini yazdığı kişi ise yıpranır.
Mesele bu kadar basittir!