Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Size hiç bahsetmedim. Vefatından iki ay sonrasına kadar babam
hiç rüyama gelmiyordu. Hadi Abim babamı rüyasında gördüğünü
söyledikçe beni bir üzüntü alıyordu "Ben niye
görmüyorum" diye...
Sonra bir gün ben de rüyamda gördüm babamı. Ama ne görme
anlatamam...
"Hastaneye kaldırıldı" haberi gelmiş bana
güya...
Koştum Kadıköy'deki Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne gittim. Baktım
annem hastanenin kapısında bekliyor yapayalnız...
"Nerede babam?" diye sordum, birinci kattaki
bir pencereyi işaret etti. Kızımın 2000 yılında balkondan
düşmesinden sonra tedavi gördüğü odaydı annemin işaret ettiği
oda.
2000 yılında kızımı görmek için tırmandığım o pencereden, bu kez
babamı görmek için tırmandım.
Pencerenin kenarındaki demirden tutunup içeri baktım. Tül perdenin
arkasından yüzüme vuran muazzam bir beyaz ışık. Yatak yüzleri
beyaz, duvardaki boya beyaz.
Sonra tül perdenin arkasında babamı gördüm.
Kıyafeti, son giydiği kefeni gibi bembeyaz. Yatağının yanında
ayakta duruyor. "Baba, baba canına kurban olduğum bak
bana" diye seslendim. Dönüp sağ omuzunun üzerinden
bana bakıp gülümsedi. Ama beni daha net görmek için ranzanın
üzerine çıktı.
"Babacığım iyi misin?" diye seslendim tekrar.
Bana doğru yürümeye başladı. Bir ranzadan diğerinin üzerine adım
ata ata camın dibine geldi. Tül perdenin arkasında durdu, beni
izlemeye başladı hasretle...
"Baba burada iyi misin?" diye sordum. Elini
uzattı, tül perdeyi aralayıp, bana baktı
gülümseyerek. "He vallahi Süleyman, burada çok
iyiyim" dedi şöyle üstüne basa basa...
"Baba dünya halidir, ben seni üzdüysem bana hakkını helal
et olur mu?" dedim. Uzandı her zaman yaptığını yaptı,
sağ gözümden öptü ve "Git oğlum ben burada çok
iyiyim" dedi.
Öylece uyandım.
Ne kadar süre ağladım bilmiyorum.
Annem aradı geçen gün...
Kurşun gibi konuştu. "Ben bu dünyanın
garibiyim" dedi. "Neden anne, nasıl garip olursun?
Biz ne güne duruyoruz?" dedim. "Süleyman ben
yol arkadaşımı kaybettim oğlum, kimsesiz
kaldım" dedi. Öyle yanık söyledi, öyle ciğerden
ağladı ki dedim herhalde gökyüzü parça parça olmuş tepeme
yıkılıyor.
Karşılıklı ağladık biraz.
"Ben sana küsüm" dedi
sonra. "Baban gitti, sen de gittin. Seni özlüyorum ama
gelmiyorsun. Babana her hafta gidiyorsun. Bana her hafta gelmen
için benim de mi onun yanına gitmem
gerekiyor?" dedi.
Utandım!
"Anne şu Nethaber'e başladıktan sonra öyle bir cendereye
düştüm ki babama gidemeyeli epey zaman oldu" diyemedim.
"Sana söz veriyorum, en kısa zamanda yanında olacağım ve
bundan sonra hemen her gün yanına geleceğim" diye söz
verdim.
Sonra babamı bir kez daha rüyamda gördüm.
Beni gördü, tanımıyormuş gibi tek kelime etmeden arkasını döndü
gitti. Anladım ki annemle birlikte babam da bana küsmüş.
Kendisine gidemediğim için mi kırıldı, yoksa bize emanet bıraktığı
hayat arkadaşını ihmal ettiği için mi kırıldı bilemedim.
Sonraki gün hazırlanıp anneme gittim. Kâh sohbet ettik, kah o evde
birlikte geçirdiğimiz 24 yılın ayrıntılarını ve babamı konuşup
ağladık.
Sonra babam yine rüyama geldi.
Ama nasıl güzel geldi anlatamam.
Hadi abim ile ben bir yerde sıkışıp kalmışız. Bulunduğumuz yer
devasa bir surun dibi. Yukarıdan bize ok atıyorlar. Bir ara boşluk
bulunca "Kaç Hadi abi, kaç" diye
bağırıyorum.
Üzerimize gelen ok yağmuru arasında önümüzde duran büyük beyaz bir
kapıya doğru koşuyoruz. Oklar kulaklarımızın dibinden vınlayıp
geçerken ben, omuzumla beyaz kapıya vurup içeri düşüyorum. Abimle
beraber içeri girer girmez kapıyı arkadan sürgülüyorum.
Sonra Hadi abim aniden kayboluyor.
Ben etrafa bakarken sağ tarafıma dönüyorum ki mahşeri bir cemaat.
Hepsi yeşil kıyafetler içinde ve diz üstü oturmuş. Tam ortalarında
yüksekçe bir kürsüde babam bağdaş kurmuş sohbet ediyor.
Başını çevirip bana bakıyor. "Ooo Süleyman Efendi gel
bakalım" diye sesleniyor bana. Hayretler içinde,
şaşkınlık içinde "Baba" diye
gülüyorum, "Sen burada ne
arıyorsun?" diye soruyorum.
"Ben artık buradayım oğlum" diye gülüyor.
Sonra başımı dizine koyup ağlıyorum "Biz seni çok
özledik" diyorum. O da başımı omuzuma
koyup "Ben de sizi özledim" diyor
titreyen sesiyle...
Sonra uyandım.
Anladım ki babam kendisine gitmediğim için değil, anneme gitmediğim
için bana gönül koyuyormuş.
Bugüne kadar anneme sık sık gitmek istemiyordum aslında ama bunun
nedenini anneme anlatmak istemiyordum.
Ben o evde 24 yıl babamla ve annemle kusursuz güzellikte bir hayat
sürdüm. Şimdi oraya gidip de babamı göremeyince, canım
yanıyor. Hatıraları beni boğuyor adeta. Kalamıyorum fazla,
kaçıp gitmek istiyorum.
Bugün 23 Ocak...
Babamı kaybedeli bir yıl bir gün oldu.
Babamı kaybettiğim gün, hiç kimsesi olmayan biri gibi
hissetmiş, "Güneşim battı, bir daha hiç
doğmayacak" demiştim. Benim bir yanım galiba babamla
beraber öldü. Ölümünün ilk günlerinde ikimiz de ölmüşüz de onu
toprağın altına gömmüşler ama beni gömmeyi unutmuşlar gibi
hissediyordum.
Ama şimdi güzel rüyalarda görünce ve anneme sarılınca mutlu
oluyorum.
Sizden iki istirhamım var.
Dualarınızda babamı unutmayın. Ve babanız yaşıyorsa, yanınızda ise
benim yerime ellerinden öpmeyi unutmayın.