Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Artık her an
girebiliriz" açıklamaları peş peşe geldi ilkin. Ardından
önceki gün gece yarısı saat 22.30 civarında Amerikan başkanı Trump
ile telefonda görüştüğü yansıdı medyaya...
Bu yoğun trafik bir hareketlilik olacağının işaretiydi. Ve
beklediğimiz ama tahmin etmediğimiz hareketlilik dün öğleden sonra
başladı.
Önce Amerikan kanalları haberi duyurdu, ardından Trump her zaman
olduğu gibi twitter mesajlarıyla ile Türkiye'nin geri adım atmaya
niyetli olmadığını ima eder açıklamalar yaptı.
Türkiye dün saatlerce Trump'ın açıklamalarına kilitlendi. Gelen ilk
açıklamalar Türkiye aleyhine oldu. Trump, "Daha önce güçlü
bir şekilde söylediğim gibi yine yineliyorum. Eğer Türkiye benim
eşsiz bilgeliğimde sınırlarım dışında sayacağım bir şey yaparsa,
Türkiye'nin ekonomisini yok edeceğim ve mahvedeceğim" diye
bir twit attı.
İçimizdeki kriz manyakları bu açıklama üzerine doların geçen yıl
olduğu gibi tekrar fırlayacağını düşünerek hemen dövize yönelmeye
başladı. Oysa ki zerre kadar zekâ kırıntısı taşıyan herkes,
Trump'ın bu açıklamalarının bir danışıklı dövüş olduğunu
anlardı.
Adam, kendi kamuoyunu ikna edebilmek ve üzerinde oluşacak baskıları
kırmak için bir mesaj attı sadece...
Zaten sonraki açıklamaları bizi haklı çıkarır nitelikteydi. Attığı
ikinci twitte, Obama döneminde üst düzey bir yöneticinin
"Biz Kürtlerle değil, PKK ile iş birliği yaptık"
şeklindeki açıklamasını paylaşarak bir kez daha kendi kamuoyuna
"Bizim orada işimiz yok" mesajı verdi.
Sonrasında gelen tamamı tam da Türkiye'nin istediği
nitelikteydi.
Kaldı ki Türkiye'nin aleyhinde açıklamalar yapmış olsa bile bunu
bir yere kadar haklı görebiliriz. Çünkü Türkiye, tabiri caizse
kendilerini kovmaktan beter etti. YPG'ye yaptıkları yüzlerce uçak,
binlerce tırlık yardımı ortada bırakarak arkalarını dönüp gitmek
zorunda kaldılar.
Bu kardeşiniz geçen yıl bu zamanlar Türkiye'nin Amerika'yı
Suriye'den çıkaracağını yazdığında, bazıları bana gülüyor ve dahi
alay ediyordu. Geldiğimiz noktada sanırım şimdi benim onlarla alay
etmem gerekiyor.
Ama bunları boşverelim şimdi...
Evet...
Altını çizerek söylüyorum, Türkiye dünya tarihine geçecek tarihi
bir kavşağı geçti. Amerika'ya, "Buraya kadar"
diyerek büyük bir meydan okuma yaptı.
Bu meydan okuma sonrası Amerika'nın önünde iki seçenek vardı. Ya
YPG'nin yanında yer alarak Türkiye ile savaşa girecek ya da tasını
tarağını toplayıp gidecekti.
Gitme kararı aldılar!
Hani olur da tekrar bir oyalama taktiği geliştirirler diye Türkiye
ikinci büyük gözdağını gece saatlerinde verdi. Bugüne kadar YPG'ye
sevkiyat yaptıkları sınır kapısını bombalayarak "şaka
yapmıyoruz" mesajı verdi.
Yazıya başlamadan önce Türk askeri birliklerinin Cerablus'tan
Menbiç'e doğru ilerlediği haberi geldi.
Aylardır, "Türkiye giremez, Amerika izin vermez"
diyenler dün itibari ile sus pus oldu. Bundan sonra "İşimiz çok
zor" demekten başka kullanacakları bir söz kalmadı.
Ama işimiz zor değil.
Şahit olunuz.
Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekatlar'ndan daha kolay bir şekilde
temizleyeceğiz o bölgeyi. Ancak amacımız sadece o bölgeyi terörden
arındırmak değil.
Aynı zamanda o bölgede kurulacak güvenli bölgenin temellerini de
atacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM toplantısında dile getirdiği
1450 köyün kuruluş temellerini atacağız ve Türkiye'de bulunan
Suriyelileri o bölgeye aktarma işini de başaracağız.
Bize bu noktada düşen şey, ülkemize güvenmek ve aldığı kararın
arkasında durmak. İçimizdeki çatlak seslere kulaklarımızı tıkamak
ve tek yumruk olmak.
Başaracağız.
Hiçbir tereddüdüm yok ki terör örgütünün son kalıntılarını
temizleyecek ve bölgeye huzuru getiren ülke olacağız.
Başaracağız, çünkü başarmak bizim kanımızda var!
Allah ülkemizi ve askerimizi korusun.
Amin!