YAZARLAR

27 Mayıs‘tan 15 Temmuz’a zavallılar

Bu ülkeye başlarının üzerine her an alıp gidebilecekleri şapkalarını taşıyanlar değil, bu ülkeye, dün kavuklarının çevresinde, bugün koltuklarının altında kefenlerini taşıyabilenler lazım.

Zavallılar... Zavallı darbeciler... Zavallı darbecilerin zavallı destekçileri...

Sizler, hepiniz geride çocuklarınıza kirli bir isim bırakarak teker teker toprak oldunuz.

Ama Adnan Menderesler, ama darbe mağdurları, üzerinden on yıllar geçmesine rağmen halen bu milletin gönlünde, hemde taht kurmuş bir şekilde yaşıyorlar. Akıttığınız kan sizlerin alınlarında gün geçtikçe karararak, kapkara bir leke olup kalacak.

Fakat onların akan kanları ak kefenlerinin göğüslerinde al madalyalar gibi sonsuza dek var olacak.

Türkiye darbe ve darbecilerden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmemiştir.

Bu ülkenin elinden darbeciler tarafından başbakanları, bakanları ve gençleri çalınmıştır. Darbeciler eliyle bu ülkenin hukuku, demokrasisi, insan hakları, gelişmişliği, geleceği ve bir çok şeyi daha budanmış, kopartılmış ve yok edilmiştir.

Bunların hepsi kötü, hepsine üzülüyorum ve hepsine yanıyorum.

Ama beni en fazlada, darbeci kafaların 2020’de bile halen yaşıyor olmaları kahrediyor.

Ellerinin kalem tutmaları beni kahrediyor.

İsimlerinin başlarında ya da sonlarında ünvanlarının olması beni kahrediyor.

Ve elbetteki, tekrarlıyorum yıl 2020’de bile kalplerini, beyinlerini şeytanlara kiralamış bu metzupların, bu başkalarının bizim çocuklarının halen varoluşları ve itibar görmeleri beni kahrediyor.

Şöyle düşünün.

Bir anlık adnan Menderes ve arkadaşlarının yaptıkları suç ve cezasıda idam olsun.

Sorum şu...

"Şu an Türkiye’nin yüzde kaçını asmak gerekir?"

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlık suçlular olduğunu varsayalım.

Bugün Türkiye’nin ne kadarı İdamlıktır?

12 Eylül darbecileri tarafından bir sağdan bir soldan asılan gençlerin işlediği iddia edilen suçlardan, bugün kaç genci dar ağacına çıkarmak gerekir?

Ben size yuvarlak hesap cevap vereyim. Eğer Adnan Menderesler asmaklıksa, eğer Deniz Gezmiş'ler idamlıksa, eğer Erdal Erenler ölüm cezasına çarptırılmaklıksa, şu an şu dakika Türkiye’nin yarısını idam sehpalarına çıkarmalı.

Demem şudur, darbecilerin amacı Türkiye için Türkiye‘yi kurtarmak değil, onların amacı tasmalarını ellerinde tutan sahipleri için Türkiye’yi ayar çekmek.

Benim sözüm sadece uzaktaki şerefsizlerin yakındaki darbeci köpeklerine değil.

Benim sözüm o köpeklerin emirleri ile hareket eden, tamam canımız tehlikede olabilir ama en azından bugün kahraman olarak anılırdınız, hakimlere, savcılara, siyasetçilere, akademisyenlere, gazetecilere, sizler suçlusunuz.

Benim sözüm, gökyüzünden ve al bayrağımızdan başka bir yerde yıldız gördüklerinde şapkalarını alıp giden başbakanlara, sizler suçlusunuz.

Benim sözüm, başbakanlarını, bakanlarını ve gençlerini koruyamayan halkımıza.

Sizlerde suçlusunuz.

Eğer sizler 27 Mayıs‘ta darbecilere adnan Menderesleri vermeseydiniz, onlar

15 Temmuz’da Recep Tayyip Erdoğanları almaya kalkamazlardı.

Sarığın hikayesini bilirmisiniz?

Hani Osmanlı Padişahlarının başlarında taşıdıkları şu sarık.

İşte kavuğun etrafına dolanarak sarığı oluşturan o uzunca kumaş, padişahların başlarının üzerlerinde taşıdıkları kefenleridir.

Başka söylemle halk adına devleti yönetmekle yükümlü kudret, sarık takmakla şunu der.

Kaderimizde bu uğurda ölmek varsa, eyvallah bizlerde ölümün elbisesini başımızın üzerinde taşırız.

İşte bu ülkeye başlarının üzerine her an alıp gidebilecekleri şapkalarını taşıyanlar değil, bu ülkeye, dün kavuklarının çevresinde, bugün koltuklarının altında kefenlerini taşıyabilenler lazım.

Bu ülkeye, makamlarını darbecilere teslim edip sanki demokrasi kahramanlarıymışlar gibi zincir bozan anılarını ballandıra ballandıra anlatan başbakanlar, cumhurbaşkanları değil, bu ülkeye denizde yatı, altında uçağı olmasına rağmen korkmayıp darbecilerin üzerine üzerine giden devlet adamları gerekli.

Bu ülkede darbe olduğunda evlerine kapanıp televizyondan darbeci zihniyetin emirlerini dinleyenlere değil, bu ülkede 15 Temmuz’da olduğu gibi sokaklara çıkıp çıplak elleriyle tanklara meydan okuyanlara İhtiyaç var.

Ali Elverdi, bilmeyenler için söyleyeyim Ali Elverdi Deniz Gezmiş'lerin ölüm kararlarını imzalayıp nefessiz kalarak ölmelerine sebep olan askeri hâkimdir.

Askeri hakim nasıl öldü biliyormusunuz?

Yine, bilmeyenler için söyleyeyim. Sımsıcak evinde güven içerisinde yemeğini yerken nefes borusuna kaçan 1 gram etle boğularak.

Deniz Gezmiş‘leri seversiniz sevmezsiniz o ayrı mesele ama bana göre onlar ölümle cezalandırılmayı hak etmemişlerdi.

İşte ilahi adalet. O gençlerin katili dakikalarca çırpına çırpına can verdi.

Bir vatan haininin iççamaşırılarını koklayarak hastalıklı ruhlarını tatmin eden darbecilerle, güya vatan ve millet için binlerce kilometrelik tasmalarıyla yönetilen başkalarının çocukları, darbeciler arasında hiçbir fark yoktur.

Kalemleri kiralık gazetecilerin kalemleriyle, normal şartlar altında iktidar olmanın hayalini bile kuramıycak siyasetçilerin siyasi güçleriyle verdikleri destekle, tankları sokaklara sürüp kara emellerini fiilen gerçekleştirmeye çalışan darbecilerin yaptıkları arasında da hiçbir fark yoktur.


Darbeci yada onların destekçileri misiniz?

Şapkasını alıp giden siyasetçi veya kendi canlarından endişe ederek evlerine kapanan halkmısınız?

Bir şekilde darbeye yol veriyorsanız, eğer inançlıysanız yaptığınız kul hakkı yemektir. Yok değilseniz, meydan verdiğiniz insan hakları gaspıdır.

Bana inanın eninde sonunda darbeciliğin, darbe seviciliğinin, darbeye göz yummanın faturasını ödersiniz.

Belki darbe kalkışması sırasında, şanslıysanız belki ecelinizle öldüğünüzde ahirette, belki de sıcak evinizde yemek yerken soluk borunuza 1 gr etin takılmasıyla çırpına çırpına can verirken.

Yorumlar