YAZARLAR

İmamoğlu'na nazire prototip ekmek

Konumu teşekkür hatta minnet gösterisi olarak Ekrem İmamoğlu'ndan seçtim. Daha fazla merak ettirmeden prototip ekmeğimin İmamoğlu'ndan alıntıladığım dizayn temasını sizlerle paylaşayım.

Övünmek gibi olmasın ama tamam kabul övünmek gibi olacak.

Ben birkaç icadı olan fakat patenti başkasına kaptırmış mağdur bir mucidim. Yok yok şaka değil. Vallahi şaka yapmıyorum.

İlk icadıma 14 yaşındayken sahip olmuştum.

Küçük bir mahalle bakkalımız vardı. Orada sade sodayla asitsiz meyve sularını karıştırıp içerdim.

Hatta, işi ticarete dökmüştüm. Karışımı içtiğimi gören arkadaşlara satış bile yapardım.

Seksenli yılların sonları. Yani hiçbir firmanın meyveli soda üretmediği zamanlar. Diğerlerini vaktinizi almamak için yazmıyorum ama bana inanın her biri dehşet ötesi buluşlardı.

Herhalde ben, sadece küçükken zekiydim.

Neden mi? Söyleyeyim...

O gün bugündür zerreyi miskal kadar bile ufacık bir buluşa imza atamadım. Tamam, ne olacak diyebilirsiniz.

Doğru da, mevzu içimde ukte kalmış. Üstelik öyle böyle de değil, ciddi bir şekilde.

Hak vasıl olunca, şu fani dünyadan ebedi istirahatgahıma göçüp gideceğim fakat geride, körün çomağı cinsinden de olsa bir icadım kalmayacak.

Evet böylesine karmaşık duygular içerisindeyken imdadıma hızır gibi bir Büyükşehir Belediye Başkanı yetişti.

Üstelik çokta mahcup oldum.

Çünkü bugüne kadar kendisi hakkında güzel bir yazı da kaleme alamamıştım. İçim içime sığımıyordu.

Bir icadım değil fakat, artık bundan böyle bir prototipim olacaktı.

Bana ilham veren Büyükşehir Belediye Başkanı kim biliyor musunuz?

Sorumu geri alıyorum. Tabii ki biliyorsunuz.

Sorum zaten lafa giriş kabilindendi. Madem girdik o halde devam ettirelim.

İlham kaynağım Ekrem İmamoğlu.

Zat-ı alileri bu aralar, karton koli icat edilip edileli var olan erzak kolisinin yeni bir versiyonunun prototipini üretmişler.

Prototipte kullanılan ana malzemeler: 1 adet ortaboy koli, 1 lt sıvıyağ, 1 kg zeytin, bir paket makarna...

Sırası gelmişken söyleyeyim, sayın başkana çok büyük haksızlık edildiği kanaatindeyim.

Kötü niyetli kişilerin açıklamalarına göre, prototip erzak kolisinin maliyeti 150 liraymış ve hayli pahalıymış.

Oysa piyasadaki seri üretim erzak kolileri 80 liraymış.

Sanırım bu insanlar sadece kötü niyetli değil, aynı anda prototip üretimin seri üretimden çok çok daha maliyeti olduğunu bilmeyecek kadar da cahiller.

Neyse gelelim benim prototip üretimime.

İnanın karar verirken akla karayı seçtim.

Birinci sorun, koronavirüs nedeniyle mecbur kalmadıkça sokağa çıkmıyoruz.

O zaman ürünümün malzemelerini evden temin etmem lazım.

Sonunda prototip ekmek üretmeye karar verdim.

İyi de, ben ekmek yapmayı bilmediğimden birisinden yardım almam gerekir.

İşte ikinci sorun. Nasıl mı? Anlatayım.

Ekmek yapmayı ancak eşimden ya da annemden öğrenebilirim.

Eşimden soracağım, sadece on günlük evliyiz, "bu adam evde durmaktan beynini kaynatmış" şeklinde düşünür mü diye korkuyorum.

Anneme soracağım, "vay vay, benim uşağımı on günde kilibuk etmişler" benzeri düşünmesinden endişe ediyorum.

Son kararımı verip gerekçemi de söyleyerek sevgili eşimden yardım istedim. Allah razı olsun, bana normalmişim gibi davrandı.

Sonra gelsin malzemeler. un, su, maya vs.

Ekmeğim portatif olacağına göre dizaynda farklı olsun istedim.

Konumu teşekkür hatta minnet gösterisi olarak Ekrem İmamoğlu'ndan seçtim. Daha fazla merak ettirmeden prototip ekmeğimin İmamoğlu'ndan alıntıladığım dizayn temasını sizlerle paylaşayım.

Tema, hepinizi kucaklayacağım.

Ekmeği iki parça olarak projelendirdim.

Birinci parça Ekrem İmamoğlu.

İkinci parça bir adet kucaklanan İstanbullu.

Önce kollar kucaklama pozisyonunda sayın başkanı yaptım.

İlk çalışmanın verdiği acemilikle hamuru eşit bölememiştim.

Geride kalanla ancak kucaklanan ufak tefek bir İstanbullu yapabildim.

Sonuç... Büyük bir çaba harcıyarak ve mutfağımızı mahfetme pahasına nihayetinde portatif ekmeğimi ürettim.

Not 1 : Galiba çok yeni evlenmiş olmamız nedeniyle, mutfağı yılın ilk karı yağmış haline getirdiğimden dolayı zılgıtı yemedim.

Not 2 : Şansımı daha fazla zorlamayı düşünmüyorum.

Normalde 50 dakika bu kadar uzunmuydu... fırın, yetti gari uyarısını verince ekmeği çıkarttım.

Evet artık benim de bir prototip ekmeğim olmasına olmuştu da...

Dizaynımda biraz otoözgünleşme emareleri görülmüştü.

Hadi dürüstçe anlatmaya çalışayım...

Ekmeğin Ekrem İmamoğlu olarak projelendirdiğim bölümü vücut Muhammed Ali, kafa Fatih Altaylı.

Gözlük bile var.

İstanbullu daha da beter.

Aynen Karagözdeki Beberuhi.

Kucaklama... Orada da ufak tefek sıkıntılar olmuş.

Bakıştan bakışa değişir fakat kucaklamadan daha fazla yumruklamayı andırmış.

Şimdi diyeceksiniz, bu prototip üretim oldu mu?

Ee yüzyıllık erzak kolisinden prototip oluyorsa, benim özgün dizaynlı ekmeğim hayli hayli olmuştur.

Yorumlar 3 Yorum