YAZARLAR

İyi Parti'de it dalaşı!

İyi Partinin kötülüğü yine İyi Parti'den. Başka söylemle askeri bir deyimdir, İyi Partinin hava sahasında yine İyi Partililer tarafından müthiş bir "İt dalaşı (dogfight)" yapılıyor.


İyi Parti bu aralar iyi değil. Hele hele Meral Akşener hiç iyi değil. Çarşamba günkü grup toplantısından sonra basın mensuplarının soruları üzerine, önce her zamanki sakinliğini korudu ama bir noktaya kadar...

Ardından ekranlarda hepimizin gördüğü gibi aşırı derecede sinirlendi. Haklı da, çünkü kendileri için işler yolundayken her ne olduysa birçok şey ters gitmeye başladı.

Daha önemlisi, İyi Partinin kötülüğü yine İyi Parti'den. Başka söylemle askeri bir deyimdir, İyi Partinin hava sahasında yine İyi Partililer tarafından müthiş bir "İt dalaşı (dogfight)" yapılıyor.

Çevirmenler hak verecektir, tercümenin en zor yanı deyimlerdir. Anımsarsınız, Sayın Erdoğan Fransız Bakanın da bulunduğu ortamda bakana hitaben "Siz bu konuya Fransız kalmışsınız" demişti. Sonra ne oldu?

Önce Fransız çevirmen, akabinde de Fransız Bakan Sayın Erdoğan’ın "Siz bu konuya Fransız kalmışsınız" ifadesine Fransız kalmışlardı.

Sorun yalnızca bu kadar da değil, deyimler bir de kelime anlamlarıyla çevrildiklerinde ana vatanlarının dışında hakaret algısı dahi oluşturabiliyor. İngilizce'den dilimize geçen "İt dalaşı" da buna en güzel örnektir.

Peki it dalaşı deyiminin anlamı nedir?

Yıllardır haberlerde yahut sosyal medyada ”İt dalaşı” olarak nitelendirilen havacılık haberlerini görüyoruz. Bir aralar Ege’de Türk ve Yunan savaş uçaklarının it dalaşına şahit olunmadan geçen gün yoktu. Aslında bu dalaşın tarihi Birinci Dünya Savaş’ına kadar gider. İt dalaşını iki farklı konuda İncelemek mümkün.

İlkine; aynı ülke pilotlarının kendi aralarında yaptıkları antrenmana verilen addır diyebiliriz.

İkincisi ise; iki farklı ülkenin askeri uçakları, birbirine ateş etmeden silah sistemlerini karşılıklı kilitlemeyi amaçlayan bir manevra taaruzudur. İki rakip savaş uçağının biri füze sistemine kitlelenene kadar devam eder ve kitlenen uçak seri manevralarla kurtulmaya çalışır. Tercümenin tercümesini yaparsak, bizdeki yağlı güreşte "Peşrev çekmek" vardır ya, işte biraz onun gibi bir şey.

İt dalaşını pilotlara, peşrevi de pehlivanlara bırakıp İyi Parti'ye dönersek, ufukta kara bulutlar ilk kez Kurultay sürecinde görüldü. Hatırlarsınız, kongrede delegelere dağıtılan seçilmeyecekler listesinde 20 Milletvekilinin de isimleri vardı.

Bazı partililer olaydan Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’ı sorumlu tutmuşlardı. İyi Partili 20 Milletvekili Meral Akşener'le yaptıkları uzun toplantının ardından, Koray Aydın’a görev verilmemesini de talep ederek sorun kısa süreliğine yoluna sokulmuş gibiydi.

Bu sarsıntıların artçıları devam ederken İyi Parti geçtiğimiz günlerde bir depremle daha sarsıldı. Olay neydi?

İyi Parti İstanbul Milletvekili Profesör Doktor Ümit Özdağ yine İyi Parti'nin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'yu Fetö terör örgütünün mensubu olmakla suçladı. Hem de ısrarla hem de kendinden emin görünür şekilde.

Ya Buğra Kavuncu? O da Ümit Özdağ gibi ısrarla ve kendinden emin görünür şekilde "Asla Fetö terör örgütü mensubu değilim" diyor.

İyi Parti'nin bir numaralı koltuğuna oturan Meral Akşener ne diyor?

Sayın Akşener, bekliyorduk kışkışlığını yapıyor "1997 yılında bakan olarak görev aldığım DYP'de yapılanlar şimdi İyi Parti'ye yapılmaya çalışılıyor" açıklamasını yaptı.

Yani, Akşener‘e göre olay içeride gözükse de kaynağı dışarıda. Peki, İyi Parti'nin içerisini karıştıran dışarıdakiler kimler? Cevap yok.

Öyle ya Koray Aydın İyi Parti'den, Ümit Özdağ İyi Parti'den, Buğra Kavuncu İyi Parti'den, üzeri çizilen 20 Milletvekili İyi Parti'den olduğuna göre, dışardakiler kimler? Sorusu, okkalı bir cevap bekler.

Tamam da ne olacak İyi Parti'nin hali? Bana göre, sorunun kaynağı ister dışarıda, ister içeride olsun, bu olay halkımızın deyimiyle karakolda sonuçlanır.

Meral Akşener'in, "1997 yılında DYP'ye yapılanlar şimdi İyi Parti'ye yapılıyor" ifadesine geri dönmek istiyorum.

Hafızanızı çalıştırın, Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller’in kurduğu Refah–Yol hükümeti, kıdemli emanetçi Hüsamettin Cindoruk’a şemsiye partisi kurdurularak, her türlü yönlendirme denenip DYP' nin içi boşaltılmak suretiyle düşürülmüştü.

Yani Sayın Akşener partinin içinde bulunduğu durumu söz konusu olaya atıfta bulunarak açıklamaya çalışıyor. Ben, Meral Akşener’e şunu sormak isterdim, Bir anlamda partinizin Cindoruklar'ı olduğunu söylüyorsunuz.

Belki de haklısınız ama siz de zamanında MHP lilere göre MHP’nin Hüsamettin Cindoruk’u olmadınız mı?

Yorumlar