YAZARLAR

Saflık mı, artistlik mi, provakatörlük mü?

Amaç, niyet, hedef nasıl adlandırırsanız adlandırın yol darbeye ve darbecilere karşı çıkmakla sonuçlanıyorsa, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi ben, biz, Türk milleti, kısacası darbeye hayır diyen herkes, tereddütsüz beraberiz.

Evet, pek zannetmiyorum fakat saf mısınız?

Hayır, tekrarlıyorum saf olamazsınız.

En azından bütün iyi niyetimle saf olmamanızı diliyorum. Yoksa yaptığınız sosyal medya sarhoşluğunun etkisi altında kalarak, artistlik mi?

Eğer böyleyse sorun değil.

Vurun şişenin dibine. Nasıl olsa bir süre sonra yalpalayacaksınız, sosyalmedyakolikliğiniz anlaşılacak ve zavallı yalnızlığınızla baş başa kalacaksınız.

Yok, amacım darbeye ve darbecilere karşı olup Erdoğan’a destek çıkmak diyorsanız, orada durun.

Çünkü fotoğrafınız hiçte öyle bir durum sergilemiyor. Fotoğrafınızın ne sergilediğini söyleyeyim mi?

Görünen, En basit anlatımıyla provakatörlük.

Geçtiğimiz günlerde bir hanımefendi Sevda Noyan, kameraların karşısına da geçerek güya darbe karşıtlığı ve Sayın Erdoğan’ı desteklemek adına, saçmalamakla şov karışımı bir densizlikte bulundu.

Aynı densizliğe dün de Yazar Fatih Tezcan imza attı. Hem de olayı birkaç tık daha yukarı çıkartarak.

Ne demişti bu mübarekler bir hatırlayalım.

Sevda Noyan, 15 Temmuz kursağımızda kaldı...

İstediklerimizi yapamadık...

Benim ailem 50 kişiyi götürür...

Listem hazır, zırvalarını sıralarken, Fatih Tezcan'da, bir daha sokağa çıkarsak listelerden kimleri toparlayacağımızdan haberiniz var mı...

Karınızı, çocuğunuzu nasıl koruyacaksınız, şeklindeki sokakta söylesen kavga sebebi lafları sarf etti.

Bakın, her iki şahsiyetin de ortak paydası Erdoğan vurgusu. Yani, kendim için konuşuyorsam namerdim durumu.

Burada bir parantez açmak isterim.

Malum hanımefendi ve beyefendinin sözleriyle Süleyman Özışık'ın darbe karşıtı açıklamaları karıştırılmasın.

Süleyman Özışık, sokaktaysanız, eğer Şehitler Köprüsü üzerindeyseniz ki oralardaysanız demek ki gönüllü olarak ve fiilen darbecisiniz, 15 Temmuz’da yapmadıklarımı yaparım, sizi köprüden aşağı atarım, memleketimi, cumhurbaşkanımı, ailemi ve kendimi darbe ve darbecilerden korurum diyor.

Yani sokakta, yani köprüde, yani eli silahlı insanlara karşı.

Öyle ya, o saatte ve o yerde, topların tüfeklerin yanında, uçakların altında duruyorsanız, elbetteki aşırı derecede talihsiz değilseniz, ya darbecisiniz ya da darbe karşıtı.

Sözüm Sevda Noyan, Fatih Tezcan ve tabii ki onlar gibi ne idüğü belirsiz söylem tutturmuş herkese.

Yaptıklarınızla darbeye karşı çıkıp Sayın Cumhurbaşkanına destek olduğunuzu zannediyorsanız kusura bakmayın ama bir daha tekrarlıyorum, size saf gözüyle bakanlara denk gelebilirsiniz.

Çünkü bu, destek değildir.

Bu olsa olsa köstektir.

Yok, Sayın Cumhurbaşkanına şirinlik edeyim, kendilerinden ya da kendilerini destekleyenlerden iltifat alırım kabilinden düşünüyorsanız, yanlıştasınız.

Çünkü Recep Tayyip Erdoğan 50 yıllık siyasetçidir. Hem de sokağın siyasetinden yetişme.

Üçüncü şık, birilerine karşı birilerini provoke etme niyetindeyseniz, tövbe edip vazgeçin.

Çünkü hukuk bunun hesabını sizden sorar. Evet, bir daha darbe olursa fiili darbecilere, fiilen karşı koymak suç değildir.

Hatta haktır.

Ama evimde liste var, bizim aile 50 kişiyi götürür, cephanemiz muazzam ya da karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız gibisinden, üstelik ayıp kaçan açıklamalar kesinlikle suçtur.

Özetle demem şudur.

Amaç, niyet, hedef nasıl adlandırırsanız adlandırın yol darbeye ve darbecilere karşı çıkmakla sonuçlanıyorsa, tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi ben, biz, Türk milleti, kısacası darbeye hayır diyen herkes, tereddütsüz beraberiz.

Ama davranışlarınız farkında olmasanız dahi saflık kokuyorsa ya da beziniz artistlik veya provakasyon tarafındaysa, o zaman kendine özgü sözleriyle hatırladığımız rahmetli başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın dediği gibi, hadi ordan... Hadi ordan.

Yorumlar 3 Yorum