YAZARLAR

Tekalif-i korona-i milliye

Sakarya Meydan Muharebesi öncesi Mustafa Kemal başkomutanlık yetkisi ne dayanarak devlet millet işbirliğini hedefleyen on maddelik günümüzde de sayın Erdoğan tarafından atıfta bulunulan "Tekalif-i Milliye" emirlerini çıkarttı.


İnsan hafızası Google benzeri değil mi?

Bazen bir iki kelime ya da bir olay aklıma düşer.

Ardından tıpkı Google’da olduğu gibi zihnimde saklı dosyalar açığa çıkar. Sanırım sizde de öyledir.

Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde milli dayanışma kampanyasından konuşurken, "Tekalif-i Milliye " kanunundan söz etti.

Ben de çok çok eski bir anımı hatırladım.

Galiba ilkokula dahi başlamamıştım.

Sık sık yaptığı gibi rahmetli dedem o gün yine beni yanında götürmüştü.

O zamanlar Çayeli'nin şimdi hak ile yeksan olmuş meşhur bir gazinosu vardı. Gazino dediğime bakmayın, geniş bir kapalı alan ve büyük, güzel bir bahçeden ibaret, bildiğimiz denize nazır kahvehane.

İşte orada, ağırlıkla siyasetçi olan dedemin arkadaşlarıyla oturuyorduk. Konumuzla alakası yok fakat yeri gelmişken söyleyeyim, benim siyasetle ilgim de o yaşlarda gazinonun bahçesinde dedem ve arkadaşlarının şahit olduğum sohbetleri ile başlamıştır.

İşte o sohbetlerin birinde, Çayeli'nin meydanında büyük bir battaniye açıldığı, zamanın mülki idare amirinin gözetiminde halkın bağış yaptığı, dedemin ve arkadaşlarının çocuk yaşta büyükleriyle birlikte bağış yapmak için geldiklerini anlattıklarına tanık olmuştum.

Küçük bir matematik hesabının ardından söz konusu yılların 1920 yılların başları olduğu ortaya çıkıyor.

Yani "Tekalif-i Milliye" emirlerinin uygulamaya konulduğu yıl.

Bunları neden anlattın? Sorusunu sorabilirsiniz.

Bakın o amcalar büyükleriyle birlikte yaptıkları bağışları aktarırken o kadar gurur duyuyorlardı ki yüz ifadelerine baksanız, ceplerinden para çıkmamışda sanki Loto’dan ikramiye kazandıklarını zannederdiniz.

Kalantor olduklarını sonradan farkettiğim o amcalar başka bir şeyden daha söz ettiler.

Neyden mi? Söyleyeyim.

Gizliden gizliye ki elbetteki gizli olacak aksi halde ilgili kanun gereği darağacında sallanmak var, "Tekalif-i Milliye" emirleri muhalifliğinden.

Peki, "Tekalif-i Milliye" emirleri nelerdir?

Kurtuluş Savaşı yıllarını hatırlayın. Bütün çabalara rağmen işler hiçte iyi gitmiyordu.

Yunan, Anadolu'nun içlerine kadar ilerlemiş, savaş ve top sesleri duyulacak kadar Ankara’ya yaklaşmıştı.

Hatta mecliste, Kayseri’ye taşınalım, tartışmaları yapılıyordu.

İşte o noktada tam da Sakarya Meydan Muharebesi öncesi Mustafa Kemal başkomutanlık yetkisi ne dayanarak devlet millet işbirliğini hedefleyen on maddelik günümüzde de sayın Erdoğan tarafından atıfta bulunulan "Tekalif-i Milliye" emirlerini çıkarttı.

Bu emirlere dayanılarak Türk ordusunun ihtiyaçları büyük ölçüde karşılanılarak güçlendirildi.

İşte bu nedenledir ki Yunan önce durdululup sonra da bozguna uğratılarak İzmir’den denize döküldü.

Özetlersem, Ağustos 1921’de ortada çok büyük bir tehlike vardı.

Bu tehlikenin giderilmesi için devlet millet dayanışması gerekiyordu.

"Tekalif-i Milliye" emirleriyle sağlanan hem maddi hem de manevi dayanışma 30 Ağustos‘ 1922’de zaferi getirdi.

Ayrıca, bu devlet millet yardımlaşması sadece Cumhuriyet dönemi "Tekalif-i Milliye" emirleriyle de sınırlı değildir.

Gelenek, bir görüşe göre Osmanlı’nın ilk dönemlerinde, diğer bir görüşe göre ise Osmanlı öncesinde "Tekalif-i Örfiye" ile başlamıştır.

Birinci Dünya Savaşı sırasında çıkartılan "Tekalif-i Harbiye" nizamnamesi'yse ağırlıklı "Tekalif-i Milliye" emirleri ile aynı içeriktedir.

İşin özü, hem Türk devletlerinin hem de Türk milletinin geleneğinde büyük sorunlarda, hayati problemlerde devlet millet işbirliği geleneği söz konusudur.

Sözüm, bunlarla günümüzde yaşadıklarımız arasında ne alaka var diyenlere. Var hemde çok fazla.

Eğer birileri pörsümüş muhalefet anlayışlarından, daha da kötüsü ruh hastalığına dönen Erdoğan düşmanlıklarından sıyrılabilseler doğruyu görebilecekler.

Ama göremiyorlar.

Evet, maalesef ortada korona kaynaklı çok büyük bir sorun var.

Bu problem hem "Tekalif-i Harbiye" kanunu'nun yürürlükte olduğu Balkan ve Birinci Dünya Savaşı yılları kadar hemde "Tekalif-i Milliye" emirlerinin alındığı Kurtuluş Savaşı sırasındaki kadar önemli.

Üstelik iki yönden.

Koronavirüs toplum sağlığı açısından ciddi tehlikelere gebe olduğu gibi, aynı zamanda salgının öyle ya da böyle atlatılmasının ardından ekonomik alanda da yaşanacaklar açısından kaygıya değer.

Bu nedenlerden dolayı milli dayanışma kampanyası yerinde düşünülmüş bir konudur.

Şimdi diyeceksiniz ki, sayın Erdoğan’ın önerdiği dayanışma kampanyasına Türkiye’nin yüzde bilmem şu kadarı karşı.

O zaman ben de size şunu söyleyeyim.

Bizim coğrafyamızdan pörsümüş siyasi muhaliflik ve lider düşmanlığı hiç eksik olmamıştır.

Ne Tekalif-i Harbiye vaktinde ne de Tekalif-i Milliye zamanında.

Yorumlar