YAZARLAR

Yargıya da adil yargı

Eğri cetvelden çıkan çizgi ne kadar doğru olabilir? Doğru olan başka bir şeyse, bir ağacı önüne gelen herkes budarsa, hiç kimse dal budak vermesine müsaade etmezse, O ağacın büyümemesinden sadece mevcut bakıcısının sorumlu tutulamayacağıdır.

Evet yargı sorunlu ama, sorun bugünün sorunumu?

Başka söylemle, bu ülkede, Cumhuriyet tarihi boyunca yargı, Dert üstü Murat üstü idi de, Erdoğan gelip  halkının elinden adil yargılanma muradını alıp, derde mi saldı?

Elbette ki hayır, bu ülkenin yargı sorunu, bu ülkenin tarihi kadar eskidir.

Bir düşünün, Türkiye’de günümüze kadar dört Anayasa yapılmış.

İkisi tek parti döneminde, ikisi de cuntacılar tarafından.

Evet yanlış duymadınız.

Halen yönetildiğimiz Anayasa dahil, 98 yıldır Türkiye’nin yönetildiği Anayasaların tamamı, demokratik olmayan ortamlarda hazırlanmış,

Sadece bu durum bile, bugünkü yargı sisteminin yargılanmasında adil davranılmasını gerektirmez mi?


1921 - 1924 Anayasalarını bir yana bırakalım. 

Cumhuriyetin kurulma yılları,  o zamanın şartları öyle imiş diyelim.

Hadi, geçmiş geçmiştir deyip, 61 Anayasasından da vazgeçelim.

Ya 82 Anayasası  ne olacak? 

12 Eylül darbesinin üzerinden tam 39 yıl geçmiş fakat, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası halen darbecilerin adını taşıyor.

Tamam, birçok maddesi düzeltilmiş.

Kabul, şimdi çok daha doğru. ama   cetvel eğri değil mi?

Eğri cetvelden çıkan çizgi ne kadar doğru olabilir?

 Cumhuriyet Hukuk tarihine  biraz daha ayrıntılı bakıldığında, vaziyet çok daha vahim.

Sadece, şapka takmam, dediği için topa tutulan Rizelileri unuttunuz mu?

Başkan ve üyelerinin hukukçu bile olmadığı,

Halkın bir tanesine, Üç Aliler Divanı, adını taktığı İstiklal Mahkemelerinin divanelikleri ne kadar çabuk aklınızdan çıktı. 

Aşkale ve Sivrihisar çalışma kamplarında cezalandırılan varlık vergisi mağdurları ne olacak?

Çok partili döneme geçilmesinin ardından, düzenli aralıklarla, on yılda bir, yapılan darbeler soğan doğrar gibi hukuk sistemini doğramadı mı?

Bazılarının halen, devrim dediği, 60 darbesinin ardından, uyduruk dava ve kararlarla rahmetli Menderes ve Bakanlar asılmadı mı?

71 muhtırasının güç odakları Deniz Gezmiş’leri idam etmedi mi?

12 Eylül darbesini yapan, başkalarının bizim çocukları, bizim kendi çocuklarımızı, yaşlarını da büyüterek idam sehpalarına çıkartmadı mı?

Hem de, adil olduğu gerekçesiyle, bir sağdan bir soldan. 28 Şubat sürecinde, hukuk ayaklar altına alınmadı mı? 

Kopyala yapıştır belgelerle, iktidar partisi Ak Parti kapatılmaya kalkılmadı mı?

 367 garabetinin  hukukiliğini tartışmak için hukukçu olmaya gerek var mı?

Benim demem özetle şudur.

Günümüzün yargısı sorunludur.

Fakat, sorunun  başlangıcı Türkiye’nin kuruluş yıllarına kadar gider.

Böylesine köklü bir sorunun faturasını yalnızca Sayın Erdoğan ve Ak Partiye yüklemekte haksızlık olur.

Tamam Ak Parti Türkiye’yi yönetiyor.

Tamam Sayın Erdoğan, ülkenin her şeyinden, Dicle kıyısında kurdun kaptığı bir koyundan bile mesul.

Tamam iktidarın mazeret üretme lüksüde yoktur.

 Bunlar da doğru. 

Doğru olan başka bir şeyse, bir ağacı önüne gelen herkes  budarsa, hiç kimse dal budak vermesine müsaade etmezse,

O ağacın büyümemesinden sadece mevcut   bakıcısının  sorumlu tutulamayacağıdır.