YAZARLAR

Yasakta tek sorun etkili iletişim

Halka, şuan böyle bir düşüncemiz yok ama ileride sokağa çıkma yasağı ilan edilse dahi, fırınlar, eczaneler ve bunlar gibi zaruri ihtiyaçları karşılayan iş yerleri açık tutulacaktır, şeklindeki tedbir açıklaması yapılmalıydı.

Aslında millet olarak at sırtında yani karada yaşamışız.

Bu denizci milletlere ait kayıkçı kavgası sevdamız nereden geliyor anlamadım. Konu o hale getirildi ki, Uganda‘nın Türkiye fahri başkonsolosu olsa gerek, bir üstdüzey CHP’li Uganda‘yı öve öve bitiremiyor.

Zannedersiniz yarın yüzlerce dairesi ile on civarındaki benzin istasyonunu satıp Uganda‘ya yerleşecek.

Olayı şöyle bir hatırlayalım.

Malum, koronavirüs belasıyla uğraşıyoruz.

Hem de ne millette ne devlette bu boyutta yaşanmışlık olmadığı halde geçtiğimiz Cuma gününü takip eden Cumartesi ve Pazar günleri için sokağa çıkma yasağı getirildi.

Eyvallah, demekki bilim kurulu, demekki Türkiye‘yi yönetmekle yetkili kişiler böyle uygun görmüş.

Aslında kayıkçı kavgasının Feriştah’ı da bu noktadan sonra başladı.

İşin komik tarafı en çok sesi çıkanlar da o saate kadar sokağa çıkma yasağı getirilsin diye yırtınanlar oldu.

Haaa sokağa çıkma yasağının açıklanması sırasında yapılan yanlışlık yok mu? Evet var.

30 Mart tarihli, koronavirüs ruh sağlığını da etkiler başlıklı yazımda koronavirüs mücadele sürecinde devlet yetkililerinin iletişimden daha etkili faydalanmalarının gerektiğini, iletişimin sadece kamuoyuna açıklamalar yapma şeklinde düşünmemesinin önemini, kelimelerin seçiminin dahi çok değerli olduğunu, iletişimde işin esasının ne söylediğinden değil nasıl söylediğinden geçtiğini anlatmaya çalışmıştım.(https://www.nethaber.com/yazarlar/kazim-kose/koronavirus-ruh-sagligini-da-etkiler-16941)

Zaten yapılan tek yanlışta etkili iletişimde.

Gerek duysanız da duymasanız da, sokağa çıkma yasaının konuşulmaya başlandığı andan itibaren, hadi olmadı en az bir-iki gün öncesinden başlayarak halka, şuan böyle bir düşüncemiz yok ama ileride sokağa çıkma yasağı ilan edilse dahi, fırınlar, eczaneler ve bunlar gibi zaruri ihtiyaçları karşılayan iş yerleri açık tutulacaktır, şeklindeki tedbir açıklaması yapılsaydı Cuma gecesi yaşanan tedirginlik bu boyutta gerçekleşmezdi.

Ya sokağa çıkma yasağının diğer unsurları...

Koronavirüsle mücadele ile ilgili kararın gerekli olup olmadığı benim fikir yürütebileceğim bir konu değil.

Fakat diğer unsurlar, orada hiçbir sorun göremiyorum.

Saat doğru bir saatmiydi? Evet kesinlikle doğru.

Açıklamanın marketlerin kapandığı vakit yapılması, paniğin güçlenerek yayılmasını engelledi.

Örneğin, Cuma sabahı yapılacak bir açıklama hiç gerek olmadığı halde bütün marketlerin talan edilmesine yol açardı.

Nereden mi biliyorum?

Çok basit, daha önce yasak uygulaması yapmış Avrupa ülkelerine bakmak yeterli.

Ayrıca ekonomi ile ilgili bütün önemli kararlar piyasaların kapanmasından sonra duyurulur. Neden?

Elbette ki aynı gerekçe, panik, manipülasyon, art niyetli spekülasyon kaygısıyla.

Belediyeler hazırlıksız yakalanmış...

Buda anlamlı bir açıklama olmamalı.

Çünkü belediyelerin sadece proaktif değil reaktif davranabilmeleri de gerekir.

Kaldı ki, bir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın dediği gibi, yarın yapacağımın simülasyonu bile yok, açıklaması akıllara zarar.

İstanbul Belediyesi'nin değil içinde bulunulan sorunla ilgili, uzaylıların İstanbul’u işgal etmesi durumunda bile simülasyon çalışmaları olmalı.

Sık sık gündeme getirilen, bütün tedbirler çöpe gitti, şimdi bir çuval incir berbat olacak, virüs bulaşma oranı patlayacak, İddiaları da bana göre çok doğru değil.

Elbette ki net sonucu 10-15 gün sonraki grafiklerde göreceğiz fakat, zaten virüsün 48 saatlik bulaşma hızı neredeyse sıfıra indirilmiş.

Bu durumda iki saatlik telaş, iki günlük getirinin sadece bir kısmını götürür. Evet, keşke hiç götürmeseydi ama yazımın başında dediğim gibi, devlette millette böyle bir olayı daha önce hiç tecrübe etmemiş.

Doğru iletişime tekrardan dönersek, iletişim anlamakla başlar.

Eğer doğru anlayamazsanız karşı tarafa mesajınızı da doğru iletemezsiniz.

Bu bilgi çerçevesinde şunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Cuma gecesi yaşananlar için halka haksızlık edildiği kanaatindeyim.

Neden market, fırın kapılarına döküldünüz...

Evde hiçbir şey yoksa bile 48 saatte insan açlıktan ölmez...

Bu söylemlerin hepsi gerçekçi fakat, sadece normal zamanda.

Eğer ortada korku varsa, eğer ortada kaygı varsa akıl, mantık tatile gider ve insan yalnızca duygularıyla hareket eder.

Cuma gecesi resmi içinde sebep büyük ölçüde budur.
Peki, malum zevata dönersek, Gürsel Tekin'e, benzin istasyonlarını üçle, dairelerini ikiyle çarpma karşılığında tek şartınızın bundan sonraki hayatını Uganda’da da sürdürmesi olduğunu söyleseniz sizce kabul eder mi?

Etmez değil mi?

Ya da Ekrem İmamoğlu'nun elinde gerçekten söz konusu durum için kendi deyimiyle simülasyon bulunmadığına inanıyor musunuz?

IQ seviyesi tek haneli olmayanlar dışında kimse inanmaz.

O halde malum zevatın yaptıkları neyin nesi?

Söz muhalefet yapmanın hakkını verenlerden dışarı, siyaset zanlıyla yapılan basit bir kayıkçı kavgası.

Yorumlar