YAZARLAR

Yerli ve Milli Kanal İstanbul

Kanal İstanbul kanımca dört ana ayak üzerinden İncelenmeli. Bunlar çevre, hukuk, siyaset ve maliyet. Halk sadece kanaldan geçen gemilerden alınacak ücrete ortak olmayacak, halk projenin bütün unsurlarına da ortak olacak

Yerli ve Milli Kanal İstanbul

 

Kanal İstanbul yine gündem.

Bu gidişle de epeyce daha konuşulacağa benziyor.

Gönül isterdi ki tartışma ana konular üzerinden ve bilimsel olarak yapılsın.

Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, tartışmanın içerisinde kendisine sadece bir bilim dalı yer bulabilmiş.

Tahmin ettiniz değil mi?

Evet, bu bilim dalı, bencillikle yoğrulmuş olsa da siyaset.

 

Kanal İstanbul kanımca dört ana ayak üzerinden İncelenmeli.

Bunları, çevre, hukuk, siyaset ve maliyet olarak sıralayabilirim.

Çevre... olumsuz anlamda dişe dokunur bir iddia yok.

Hukuk... orada da söyleyenler bile söylediklerinin arkasında durabilecek konumda değiller.

Siyaset... tartışılıyor fakat, olması gerektiği yerden değil.

Yani, siyaseten tartışılması uygun olan Türkiye’nin siyasi avantajları ve dezavantajları olması gerekirken, tartışma kısa vadeli parti ya da kişisel çıkarlarla kısıtlı.

 

Maliyet ise, en çok konuşulan alan.

Maliyetinin yüksek olduğu ki, 75 milyar TL, dan söz ediliyor.

Türkiye’nin bütçesi yeterli değil, ülkenin önceliği olmamalı, yabancı sermaye ile yapılmamalı, yap işlet devret değil de, yerli ve milli olmalı gibi mali konularda gündemde.

Kanal İstanbul’un yapımının yerli ve milli olması gerektiğine inananlardanım.

Kanal İstanbul’un yerli ve milli olması gerektiğine sadece inanmıyorum, bunun mümkün olduğunu da düşünüyorum.

Nasıl mı?

Ana hatlarıyla ve çok basitleştirilmiş şekilde anlatmaya çalışayım.

Özetle, devlet halk ortaklığı diyebileceğimiz bu model, maliyetin bir bölümünü, %40-%50’lik kısmının devlet kaynaklarından, geri kalan kısmının ise, ortaklık karşılığı halk tarafından finanse edilmesini kapsıyor.

Şöyle düşünün.

Ülkemizde yaklaşık 4 milyon kamu çalışanı, 12 milyondan daha fazla emekli var.

Bunun yanı sıra, sayısını tespit edemediğim özel sektör çalışanın, serbest meslek erbabının ve ticaret insanlarının da bu projenin paydaşı olabileceği kanaatindeyim.

Bazı okurlarımın, millette para mı var, serzenişlerini duyar gibiyim.

Bakın projenin maliyeti 75 milyar TL ama bu paranın tamamının ilk kazma vurulduğunda cepte olması gerekmiyor.

 Yedi yıllık bir yapım süreci söz konusu.

 Başka söylemle bu projenin yıllara bölünmüş maliyeti, müteahhit karları dahil yıllık 10 milyar TL civarında.  Devlet ve halk paylarının, %50, %50 oranlarında kabul edersek, devlet ve halka düşen maliyetin yıllık 5’er milyar TL,  olduğu gözüküyor.

 

Biraz daha somutlaştıralım.

 Öncelikle yapım sürecinde üstlenecek bir anonim şirket kurulmalı.

Yapım sürecini de üstlenecek dedim, böylelikle yaklaşık %20’lik müteahhit karının da şirkette kalacağı için 75 milyarlık toplam maliyet yaklaşık 60 milyar liralara gerileyecek.

Yıllık maliyet açısından bakılırsa yaklaşık 8 milyar TL.

Bu durumda da taraflara düşen miktar  yaklaşık 4 milyar Türk Lirası civarında.

 Şimdi iki soru.

1-Türkiye Cumhuriyeti bu proje için yıllık 4 milyar TL ayırabilir mi?

Kesinlikle evet.

2-Peki, halk bu miktarı karşılayabilir mi?

Bana inanın halkta karşılayabilir.

Nasıl mı? Şimdi onu anlatacağım.

Halk bu anonim şirkete ne şekilde ortak olacak?

En az 50 TL, en çok 500 TL Aylık ödemeyle ortaklık düzenlemesi yapılabilir.

Ödemeler verilecek talimatla maaşlardan otomatik kesilebileceğinden, bu uygulama taraflardan, hem ödeme hem de toplama yükünü de kaldıracaktır.

Ortalama 200 TL üzerinden hesap yapalım.

Ortaklık bağlamında ödeme, bir kişi için yıllık 2400 TL. bu durumda Kanal İstanbul’un halka ait maliyetinin karşılanabilmesi için kaç tane ortak gerektiği merak edilebilir.

 Onu da hesaplayalım.

 Halkın ödemesi gereken miktar ne kadardı?

4 milyar TL değil mi?

 Peki bu durumda ortak sayısı ne kadar olması gerekiyor? 

Cevaplayayım. 1.700.000. bakın 2 milyon bile değil.

 İyi de Kanal İstanbul projesine destek verecek bu kadar insan çıkar mı?

Nüfusunun 82 milyon, sadece kamu çalışanının 4 milyon olduğu Türkiye’de kesinlikle çıkar.

Tamamda, ortak olan halk kar edebilecek mi?

Buna da kesinlikle diyebilirim.

Çünkü halk sadece kanaldan geçen gemilerden alınacak ücrete ortak olmayacak, halk projenin bütün unsurlarına da ortak olacak

Tamam basit bir anlatım yaptım.

Tamam çoğu soru cevapsız kaldı.

Fakat,  böyle bir konu da sadece bir köşe yazısıyla anlatılamaz.

Belki yüzlerce hatta binlerce sayfa yazmak gerekir.

Ben yalnızca Kanal İstanbul projesinin yerli ve milli yapılması gerektiğini ve bunun da mümkün olduğunu vurgulamaya çalıştım.

Tekrarlıyorum bu mümkün, sadece yeterince istenmesi gerekiyor.

Yeterince istenir mi, sorusuna da cevabım şu.

Halkımız yerli ve milli söylemini seviyor.

Ama bu sadece sözde olmaz.

Yeri geldiğinde de eli taşın altına koymak gerekir.

Yorumlar 1 Yorum